قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِنْ
يَخْذُلْكُمْ فَمَنْ ذَا الَّذِي يَنْصُرُكُمْ مِنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللهِ
فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ. (سورة آل عمران، ۱٦۰
)
الله تعالى شويله بيوردى ( مآلاً )
." أكر
الله تعالى سزه ياردم أدرسه آرتق سزه غالب اولاجق كمسه يوقتر . و أكر سزى هزيمته
اوغراترسه . آرتق اوندان صوكره سزه ياردم أدجك كمدر ؟ و مؤمن لر آنجق الله
تعالى يه توكل أتسنلر."
Allâhü
Teâlâ buyurdu (meâlen): “Eğer Allâhü Teâlâ size
yardım ederse artık size gâlip olacak kimse yoktur. Ve eğer sizi hezîmete
uğratırsa, artık ondan sonra size yardım edecek kimdir? Ve mü’minler ancak
Allâhü Teâlâ’ya tevekkül etsinler.”
(Âl-i
İmrân Sûresi, âyet 160)
Hicrî: 23 Rabiulevvel 1440 Fazilet
Takvimi
ASHÂB-I BEDİR..HUBÂB BİN EL-MÜNZİR (R.A.)
Ensâr’dan ve Hazrec’in Seleme oğullarının Benî Harâm kolundandır. Künyesi: Ebû Ömer veya Ebû Amr’dır. 33 yaşında iken Bedir Gazâsı'nda bulunmuştur. Daha sonraki bütün gazâlarda da Peygamberimizin (s.a.v.) yanında bulundu. Hazrec’in sancağını umûmiyetle o taşırdı. Ashâbın şecâatlilerinden ve şiir bilenlerinden idi. Hazret-i Ömeru’l-Fârûk’un halîfeliği zamanında elli küsür yaşında vefât etti.
(Esmâ-i Ashâb-ı Bedir)
Hubâb Hazretlerine “Zû-Re’y” (rey sahibi) denilirdi. Hubâb Hazretleri, Bedir Gazâsı'nda İslam ordusunun harp meydanında ilk konduğu yeri münâsip görmeyerek: “Yâ Resûlallâh! Buraya vahiy ile mi indik, yoksa harp îcâbı mıdır?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Harp îcâbı” deyince, “Ordugâhımızı Bedir köyünün en sonundaki kuyunun önüne kuralım. Çünkü onun suyu çok ve tatlıdır. Diğer kuyuları da kurutalım. Böylece biz su içeriz, düşmana içirmeyiz” dedi. Cebrâil Aleyhisselâm gelerek: “Hubâb’ın söylediği doğrudur” buyurdu. Oraya gidip bir büyük havuz yaptılar. İçini su ile doldurduktan sonra diğer kuyuların üzerini kapattılar. Böylece düşman onlardan istifâde edemeyip susuz kaldı.
(el-İsâbe)
Hubâb bin Münzir (r.a.) anlattı: Cebrâil Aleyhisselâm, Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem)’e inerek: “Şu iki şeyden hangisi sana daha hoş gelirse onu tercih et: Şu dünyada Ashâb’ınla birlikte kalmayı mı, yoksa Rabb’ine dönüp sana va‘dettiği hûru’l-ıynin, ebedî nimetlerin, nefsinin arzu edeceği her şeyin bulunduğu, gözünü aydın kılacak cennet nimetlerine kavuşmayı mı istersin?
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bu husûsu Ashâb’ıyla istişâre etti. Onlar: “Yâ Resûlallâh! Bizim yanımızda olman bizim için daha güzeldir. Düşmanlarımızın gizli hallerini haber verirsin, bizi onlar üzerine muzaffer kılması için Allâh’a duâ edersin, semânın haberlerini, vahyi bize ulaştırırsın” dediler.
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Sen niye bir şey söylemiyorsun ey Hubâb!” diye buyurunca; “Yâ Resûlallâh! Rabb’inin senin için tercîh ettiğini sen de tercîh et” dedim, benim görüşümü kabûl etti.
(Müstedrek)
Hicrî: 23 Rabiulevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder