قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَنْفَعُ الْعَقْلِ مَا عَرَّفَكَ نِعَمَ اللهِ عَلَيْكَ
وَأَعَانَكَ عَلَى شُكْرِهَا وَقَامَ بِخِلَافِ الْهَوَى. (هب)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
أك فايدالى عقل ، سنين اؤزرندكى
نعمتلرنى صنه بلديرن ، او نعمتلره شكر أتمنه ياردمجى اولان و نفسين آرضُى و
إستكلرينه مخالف ، عكسينه حركت أدن در ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “En faydalı akıl, Allâhü Teâlâ’nın senin üzerindeki nîmetlerini sana bildiren, o nîmetlere şükretmene yardımcı olan ve nefsin arzu ve isteklerine muhâlif; aksine hareket edendir.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 24 Şevval 1439 Fazilet
Takvimi
NÎMETLERİN EN BÜYÜĞÜ: AKIL
Allâh’ın kullarına ihsan ettiği en büyük nîmet akıldır. Doğru yola gitmek, hatadan sakınmayı bilmek akıl iledir. Abdullah bin Mübârek’e (rahmetullâhi aleyh) sordular:
“İnsana verilen şeylerin en hayırlısı nedir?”
“Akıl melekesidir.” dedi.
“Eğer o yoksa?” denildi.
“Güzel edebdir.”
“Eğer o da yoksa?”
“Kendisiyle istişâre ettiği sâlih, iyi ahlaklı kardeştir.”
“Eğer o da yoksa?”
“Devamlı susmak.”
“Eğer o da yoksa?”
“Böyle adamın hemen ölmesi, hakkında daha hayırlıdır” dedi.
Allâhü Teâlâ, Hazret-i Âdem’i cennetten indirdiğinde Cebrâil Aleyhisselâm gelip Âdem Aleyhisselâm’a dedi ki:
“Ben seni üç şey arasında muhayyer bırakmakla emrolundum, bunlardan birini seçeceksin.” Hazret-i Âdem:
“O üç şey nedir?” diye sorunca “Hayâ, din ve akıl.” dedi.
Hazret-i Âdem: “Aklı seçtim.” dedi. Cebrâil Aleyhisselâm hayâ ve dîne: “Haydi onu bırakıp gidin!” deyince onlar: “Biz akıl nerede ise orada bulunmakla, akıldan ayrılmamakla emrolunduk.” dediler. Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselâm: “Öyle olsun!” diyerek göğe yükseldi.
Aklı olmayana hiçbir padişah izzet kazandıramaz, hiçbir mal onun kadrini yükseltmez. Dünyadan aldığı lezzetler kendisini âhiretinden alıkoyan kimsede akıl yoktur. Müzmin hastalıkların en şiddetlisi cehâlet olduğu gibi fakirliğin en şiddetlisi de akıldan mahrûmiyettir.
Hasan-ı Basrî Hazretleri: “Kulun aklı kemâle ermeden dîni kâmil olmaz” demiştir.
Hazret-i Muâviye (radıyallâhü anh), uzun ömür sürmüş bir zâta:
“Gördüğün en güzel şeyi bana söyler misin?” dedi.
“Allah’tan korkarak ve âhireti isteyerek insanı kemâle ulaştıran akıldır” dedi.
Allâh’ın yarattıklarında tefekkür etmek ve onlardan ibret almak insanın aklını artıran şeylerdendir.
“İnsana verilen şeylerin en hayırlısı nedir?”
“Akıl melekesidir.” dedi.
“Eğer o yoksa?” denildi.
“Güzel edebdir.”
“Eğer o da yoksa?”
“Kendisiyle istişâre ettiği sâlih, iyi ahlaklı kardeştir.”
“Eğer o da yoksa?”
“Devamlı susmak.”
“Eğer o da yoksa?”
“Böyle adamın hemen ölmesi, hakkında daha hayırlıdır” dedi.
Allâhü Teâlâ, Hazret-i Âdem’i cennetten indirdiğinde Cebrâil Aleyhisselâm gelip Âdem Aleyhisselâm’a dedi ki:
“Ben seni üç şey arasında muhayyer bırakmakla emrolundum, bunlardan birini seçeceksin.” Hazret-i Âdem:
“O üç şey nedir?” diye sorunca “Hayâ, din ve akıl.” dedi.
Hazret-i Âdem: “Aklı seçtim.” dedi. Cebrâil Aleyhisselâm hayâ ve dîne: “Haydi onu bırakıp gidin!” deyince onlar: “Biz akıl nerede ise orada bulunmakla, akıldan ayrılmamakla emrolunduk.” dediler. Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselâm: “Öyle olsun!” diyerek göğe yükseldi.
Aklı olmayana hiçbir padişah izzet kazandıramaz, hiçbir mal onun kadrini yükseltmez. Dünyadan aldığı lezzetler kendisini âhiretinden alıkoyan kimsede akıl yoktur. Müzmin hastalıkların en şiddetlisi cehâlet olduğu gibi fakirliğin en şiddetlisi de akıldan mahrûmiyettir.
Hasan-ı Basrî Hazretleri: “Kulun aklı kemâle ermeden dîni kâmil olmaz” demiştir.
Hazret-i Muâviye (radıyallâhü anh), uzun ömür sürmüş bir zâta:
“Gördüğün en güzel şeyi bana söyler misin?” dedi.
“Allah’tan korkarak ve âhireti isteyerek insanı kemâle ulaştıran akıldır” dedi.
Allâh’ın yarattıklarında tefekkür etmek ve onlardan ibret almak insanın aklını artıran şeylerdendir.
(Ravzatü’l-Ukalâ ve Nüzhetü’l-Fudalâ, Hâfız İbn-i Hıbbân)
Hicrî: 24 Şevval 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder