27 Temmuz 2018 Cuma

YAĞMUR DUÂSINA ÇIKMAK



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ فَرَضَ فَرَائِضَ فَلاَ تُضَيِّعُوهَا وَحَرَّمَ حُرُمَاتٍ فَلاَ تَنْتَهِكُوهَا. (قط)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر   :"  محقق الله تعالى بر تقم شيلرى فرض قلدى ، صقين اونلرى ( ترك أدرك )  ضَيِعْ أتمين ، بر طقم شيلرى ده حرام قلدى ، صقين اونلره ده ياقلاشماين :"
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)buyurdular: “Muhakkak Allâhü Teâlâ bir takım şeyleri farz kıldı, sakın onları (terk ederek) zâyi etmeyin. Bir takım şeyleri de haram kıldı, sakın onlara da yaklaşmayın.” 
(Sünen-i Dârekutnî)
Hicrî:   14  Zilkâde   1439  Fazilet Takvimi 

YAĞMUR DUÂSINA ÇIKMAK

İhtiyaç olduğu halde uzun müddet yağmur yağmadığı zaman insanların kulluklarını, ihtiyaçlarını, acziyetlerini izhâr ederek yağmur duâsına çıkmaları mübâhtır. Peygamber Efendimiz (salallâhü aleyhi ve sellem) de tevâzû, tezellül, huşû ve tazarru’ içerisinde musallâya çıkarak yağmur duâsında bulunmuşlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yağmur duâsına çıktığı zaman muhakkak şöyle duâ ederdi: ‘Ey Allâhım, kullarına ve diğer bütün canlılara yağmur ihsan et, rahmetini yay ve kurak beldelere hayat ver.” (Sünen-i Ebû Dâvûd)
Cündübe (radıyallâhü anh)’dan rivâyet olunur ki, bir Cuma günü bir bedevî gelerek “Yâ Resûlallah, hayvanlarımız ve koyunlarımız helâk oldu, topraklarımız kurudu. Allâhü Teâlâ’ya bize yağmur ihsan etmesi için duâ ediver.” diyerek ricâda bulundu. Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) de ellerini semâya kaldırarak duâ etti. Enes (radıyallâhü anh) der ki: “Semâ cam gibiydi, hiç bulut gözükmüyordu. O anda bulutlar hâsıl oldu ve diğer Cuma’ya kadar yağmur yağdı.”
Yağmur duâsına çıkmadan evvel tevbe etmek, sadaka vermek ve oruç tutmak gibi sâlih amellerde bulunmak, evliyâullâhı bu hususta vesîle ve şefâatçi kılmak lazımdır. Duâya, aç ve susuz kalmış hayvanlar ile zayıf çocukları da götürmelidir ki bunların bereketiyle yağmur yağması ümit olunur.
Rabbine duâ eden kimse icâbet olunacak niyetiyle duâ etmelidir. Çünkü O, Alîm ve Kâdir’dir. Duâlara icâbet etmesinde onun için bir mânî yoktur. O mü’minlere kendi nefislerinden daha yakındır. Duâlarını işitir ve kabul eder.
Duâ edenler ne kadar çok olursa yapılan duâ icâbete o kadar daha yakındır. Zîra Müslümanlar içerisinde duâsı müstecâb kimseler elbette vardır. Allâhü Teâlâ kerem sâhibidir, onlardan bazılarının duâsını kabul edip, geri kalanların duâlarını reddetmez.
Molla Fenârî Hazretleri, Fâtiha Sûresi’nin tefsirinde: “Duâ esnâsında talepte bulunurken teveccühün doğru olması (yani kime duâ ettiğini bilmek), duânın müstecâb olmasındaki en büyük şartlardandır.”
Duânın kabûlünün ilk şartı, temiz ve helâl lokma ile bâtını ıslâh etmek, son şartı ise ihlâs ve kalp huzûrudur. 
(Tefsîr-i Rûhu’l-Beyân)
Hicrî:   14  Zilkâde   1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder