26 Temmuz 2018 Perşembe

SÜNNETİ İHYÂNIN FAZİLETİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: …إِنَّهُ مَنْ أَحْيَا سُنَّةً مِنْ سُنَّتِي قَدْ أُمِيتَتْ بَعْدِي فَإِنَّ لَهُ مِنَ الْأَجْرِ مِثْلَ مَنْ عَمِلَ بِهَا مِنْ غَيْرِ أَنْ يَنْقُصَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا. (ت)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر     :"  محقق كيم بندن صوكره اونوطلمش ( ترك أدلمش ) سنتلرم دن بر سنتمى إحيا أدرسه ألبتده اونون إيجن سنت له عمل أدنلريك أجرى قدار أجر واردر كى اونلريك أجرن دن هجبر شى أكسلمز :"
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Muhakkak kim benden sonra unutulmuş (terk edilmiş) sünnetlerimden bir sünnetimi ihyâ ederse, elbette onun için o sünnetle amel edenlerin ecri kadar ecir vardır ki onların ecrinden hiçbir şey eksilmez.” 
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   12  Zilkâde   1439  Fazilet Takvimi 

SÜNNETİ İHYÂNIN FAZİLETİ

 
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri Mektûbât-ı Şerîfe’sinde şöyle buyuruyor:
“Saâdetli dostlarımıza yapacağım nasihat: Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimizin  sünnet-i seniyyelerine tâbi olmaları ve râzı olunmayan bid’atlerden kaçınmalarıdır. Zîrâ her kim kendisiyle amel edilmeyen sünnetlerden birini ihyâ ederse onun için yüz şehit sevâbı vardır. Sünnetler böyle olunca farzlardan bir farzı veya vâciplerden bir vâcibi ihyâ edenin elde edeceği mükâfat nasıl olur (siz düşünün).
Hanefî âlimlerinin ekserisine göre vâcib, İmâm Ebû Yûsuf ve İmam-ı Şâfiî’ye göre farz, Hanefî âlimlerinden bazısına göre de sünnet olan tâdil-i erkân, insanların çoğu tarafından terk edilmiş haldedir. İşte böyle terk edilmiş bir ameli ihyâ etmenin mükâfatı, Allah yolundaki yüz şehidin sevâbından daha fazla olur. Helâl, haram, mekruh ve diğer şer’î hükümler de bu kıyas üzerinedir.
Denildiğine göre: Zâlimin elinden pek az bir şeyi alıp sâhibine iâde etmek, iki yüz dirhem tasadduk etmekten daha fazîletlidir. Yine denildi ki: Bir şahsın peygamber ameli gibi sâlih ameli olsa fakat üzerinde bir kimsenin yarım kuruş hakkı kalsa bu hakkı ödemedikçe cennete giremez.
Hulâsâ olarak zâhiri, dînin hükümleriyle süsledikten sonra, amellere gaflet bulaşmaması için bâtına (mâneviyâta) yönelmek lazımdır. Bâtının yardımı olmadan dînî hükümlerle zâhiri süslemek çok zordur.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2, m.87)
ASHÂB-I BEDİR…..Hâris bin Nu‘mân bin Ümeyye (r.a.)
Ensâr’dan ve Evs kabîlesinin Sa‘lebe oğullarındandır. Bedir ve Uhud gazâlarında bulunmuştur. 
Hâris Hazretleri, yine Ashâb-ı Bedir’den olan Havvât bin Cübeyr ve Abdullâh bin Cübeyr’in (radıyallâhü anhümâ) amcasıdır. (Radıyallâhü anh). 
(Esmâ-i Ashâb-ı Bedir)
Hicrî:   12  Zilkâde   1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder