قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَنَا قَائِدُ الْمُرْسَلِينَ
وَلَا فَخْرَ وَأَنَا خَاتَمُ النَّبِيِّينَ وَلَا فَخْرَ وَأَنَا أَوَّلُ شَافِعٍ
ومُشَفَّعٍ وَلَا فَخْرَ. (طس)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر
." بن رسوللريك
رهبريم ، إفتخار ( اؤونمك ) إيجن سويلميورم . و بن بيغمبرلريك صونونجوسويم ، إفتخار
سويلميورم و بن إلك شفاعت أدجى و شفاعتى
إلك قبول أديله جك اولانم ، إفتخار إيجن سويلميورم ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular:
“Ben resûllerin rehberiyim, iftihar (övünmek) için söylemiyorum. Ve ben
peygamberlerin sonuncusuyum, iftihar için söylemiyorum ve ben ilk şefâat
edici ve şefâati ilk kabul edilecek olanım, iftihar için söylemiyorum.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)
Hicrî: 13 Rebîulevvel 1439 Fazilet
Takvimi
RESÛLULLAH EFENDİMİZİN ŞEFÂATİ
Büyük âlimlerden Muhammed bin Harb el-Hilâlî (radıyallâhü anh) şöyle anlatmıştır:
“Bir gün Medîne-i Münevvere'ye gittim. Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) kabr-i şeriflerini ziyâret ettim. Kabr-i şerifin hizâsında otururken bir A'rabî gelip o da Resûlullâh'ı ziyâret etti. Sonra şöyle dedi: “Ey Resûllerin en şereflisi. Muhakkak Allâhü Teâlâ sana sâdık ve dosdoğru Kitab'ı gönderdi ve buyurdu ki (meâlen): “Eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarına mağfiret dileseler ve peygamber de kendileri için istiğfar ediverse idi elbette Allâhü Teâlâ’yı Tevvâb ve Rahîm (gadabından rahmetine dönücü ve çok merhametli) bulacaklardı.’ (Nisâ sûresi, âyet 64) İşte ben Allâhü Teâlâ'dan mağfiret ve günahlarım hakkında senin şefâatini talep ederek huzuruna geldim.” deyip ağladı ve şu manadaki şiiri söyledi:
“Ey toprağa defnedilenlerin en hayırlısı,
Senin mübârek vücudunla bütün dağlar ve ovalar güzelleşti,
Senin medfûn bulunduğun kabre şu nefsim fedâ olsun,
Ki o kabirdedir iffet, cömertlik ve kerem. ...”
A'rabî tekrar istiğfâr edip oradan ayrıldı. O sırada beni bir uyku kapladı. Resûlullah'ı (sallallâhü aleyhi ve sellem) gördüm. Bana buyurdu ki:
“O A'rabî'ye yetiş ve Cenâb-ı Hakk'ın onu benim şefâatimle mağfiret buyurduğunu müjdele.”
Hemen uyandım dışarıya çıkıp onu aradım, fakat bulamadım. (İmâm Nevevî, El-Ezkâr)
NEFİS İÇİN BİR MİHENK
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) anlattı: Bir adam:
“Yâ Resûlallah, Allah katında (iyi veya kötü) ne halde olduğumu nasıl bilirim?” diye sordu. Buyurdular ki:
“Dünyada hoşuna gidecek her ne istersen kolaylıkla elde ediyor, âhiret işlerinden bir şey yapmak istediğinde bu sana güç geliyorsa, fena bir haldesin demektir.
Ama dünyalık bir şey istediğinde bu sana zor geliyorsa, âhiret işlerinden bir şey istediğinde bu sana kolay geliyorsa, güzel bir haldesin demektir.”
(Beyhakî, Şuabu’l-Îmân)
Hicrî: 13 Rebîulevvel 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder