قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يُشَفَّعُ الشَّهِيدُ فِي سَبْعِينَ
مِنْ أَهْلِ بَيْتِهِ. (د)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."
شهيده ، آئله سندن يتمش كشيه شفاعت
أتمه حقى وريلر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve
sellem) buyurdular: “Şehîde, ailesinden yetmiş kişiye şefâat etme hakkı
verilir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)
Hicrî: 01 Rebîulâhir 1439 Fazilet
Takvimi
MUÂZ BİN CEBEL (RADIYALLÂHÜ ANH)
Muâz bin Cebel (radıyallâhü anh) Hazretleri Ashâb-ı Kirâm'ın büyüklerinden ve Peygamber Efendimiz ve Hazret-i Ebûbekir zamanlarında fetvâ verenlerden idi.
Hz. Ömer (r.a.) anlattı: Muâz bin Cebel, Medîne'de insanlara fetvâ veriyordu. Şam'a -cihâd için- çıktığında, fıkıh ve diğer hususlarda bir karışıklık oldu. Hazret-i Ebûbekir'e onu insanların ihtiyaçları için Medine'de alıkoymasını söyledim. Lâkin: “Şehîd olmayı isteyen bir kimseyi bu yoldan çeviremem” dedi. Ben de: “Vallâhi, bir adam evinde ve yatağında olduğu halde dahi ona şehîdlik verilir” dedim.
Şehr bin Havşeb (r.a.) dedi ki: Ashâb-ı Kirâm konuştuklarında eğer aralarında Muâz (r.a.) varsa ona olan hürmetlerinden dolayı onun konuşmasını beklerlerdi.
Muâz bin Cebel (r.a.) buyurdu: Peygamberimiz (s.a.v.) benimle karşılaştı ve: “Ey Muâz, muhakkak seni Allah için seviyorum” buyurdu. Ben de: “Vallâhi Yâ Resûlallah, ben de sizi Allah için seviyorum” dedim. Buyurdular ki:
“Sana bazı kelimeler öğreteyim mi? Onları namazlarının arkasından okursun, ‘Rabbi eınnî alâ-zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike' dersin.” (Manası: Allâhım, seni hakkıyla zikretmekte, sana hakkıyla şükür ve güzel ibâdet etmekte bana yardım et.)
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), Muâz bin Cebel'i (r.a.) Yemen'e gönderirken bazı tavsiyelerde bulunup uğurlamak üzere onunla birlikte çıktı. Muâz (r.a.) binekli, Peygamberimiz (s.a.v.) yanında yaya olarak yürüyordu. Tavsiyelerini bitirdikten sonra buyurdular ki:
“Yâ Muâz! Sen belki bu yıldan sonra bana kavuşamayacaksın. Belki sen artık şu mescidime ve kabrime uğrarsın.”
Resûlullah'tan ayrılığın ateşi, Hazret-i Muâz'ın içini yaktı, feryâd ederek ağladı. Sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medîne cihetine yönelerek:
“Muhakkak insanların benim şefâatime en layık olanı, kıyâmette bana en yakın bulunanı, (Arab-Acem, zengin-fakir) hangi milletten olursa olsun ve her nerede bulunurlarsa bulunsunlar takvâ sahipleri (Allah'tan korkanlar) dır.” buyurdular.
Hicrî: 01 Rebîulâhir 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder