28 Aralık 2017 Perşembe

ONLAR VA’DLERİNDE DURMADILAR!



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَالَ رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولًا وَجَبَتْ لَهُ الْجَنَّةُ. (د)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   راب اولرق الله تعالى يه ، دين اولراق إسلامه و رسول ( بيغمبر ) اولرق ده محمده (  صلى الله عليه وسلم  إنانيب ) راضى اولدوم دين كمسيه جنت واجب اولور ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Rab olarak Allâhü Teâlâ’ya, din olarak İslâm’a ve resûl (peygamber) olarak da Muhammed’e (inanıp) razı oldum diyen kimseye cennet vacib olur.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)
Hicrî:   10  Rebîulâhir  1439  Fazilet Takvimi 

ONLAR VA’DLERİNDE DURMADILAR!


Kur'ân-ı Kerîm'de Beyyine sûresinin, 1. âyetinde (meâlen): “Hem Ehl-i Kitap'tan hem de müşriklerden olan kâfirler Allah'tan bir resûl (yani Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber) gelinceye kadar küfürlerinden ayrılacak değillerdi.” buyurulmaktadır.
Ehl-i Kitap Yahûdiler ve Hıristiyanlardır. Burada Ehl-i Kitap unvanıyla ifade edilmeleri bunlar içinden Allâh'a küfredenlerin küfürleri, yani Kur'ân'a ve Resûlullâh'a îman etmemeleri, mensup oldukları kitaplarına: Tevrat'a ve İncîl'e dahi küfür ma'nasında olduğunu işaret içindir.
Müşrikler, Allâhü Teâlâ'ya putlardan veya gayrisinden her ne sûretle olursa olsun şirk îtikâd edenler, yani Allah'tan başkasına ilah diyenlerdir.
İşte Ehl-i Kitap ve müşrikler bir beyyine (resul) gelmedikçe tamamen hak ve tevhid dinini bilip de birleşecek ve hallerini değiştirecek bir vaziyyette bulunmuyorlardı ve bunda ma'zur olabilirlerdi. Çünkü “...Biz, bir peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.” (İsra s., 15.) âyeti bunu bildirmektedir. Lâkin beyyine (Allâh'ın bir resûlü) geldikten sonra küfre sapıp da eski hallerinden ayrılmamakta ısrar etmelerine hiç bir sebep ve ma'zeret olamazdı ve işte onun için böyle bir resûl gönderilmiş ve Kur'ân-ı Kerîm Kadir Gecesi indirilmiştir Beyyine sûresinin, 4. âyetinin tefsirinde şöyle buyurulmuştur: “Fakat o kendilerine kitap verilenler -yani o Ehl-i Kitap veya bilhassa onların âlimleri olan okur yazar takımı ancak kendilerine o beyyine (peygamber Hz. Muhammed) geldikten sonra ayrıldılar, tefrikaya düştüler. Kimisi o resûle îman ettiği halde kimisi küfre sapıp eski hallerinde kalmakta ısrar ederek tefrika çıkardılar. O beyyine karşısında cahiller ve müşrikler için bile mazeret kalmamış iken kitap verilmiş olan Yahudi ve Hıristiyanların hiç bir mazereti kalmadı ve sırf heva ve inadlarından dolayı küfür ve tefrikaya saptılar.” Binaenaleyh Beyyine sûresinin, 6. âyetinde (meâlen): “Gerek Ehl-i Kitap'tan, gerek müşriklerden küfredenler muhakkak cehennem ateşindedirler, orada ebedi kalacaklardır.” buyurulmuş ve Ehl-i Kitab'ın, müşrikler gibi cehennem azâbına müstehak oldukları şübhesiz olarak beyan buyurulmuştur
(Elmalılı, Hak Dîni Kur'ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
Hicrî:   10  Rebîulâhir  1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder