13 Aralık 2024 Cuma

EBÛ ZERRİ’L-ĞIFÂRÎ (R.A.)


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يُحْشَرُ النَّاسُ فِي صَعِيدٍ وَاحِدٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيُنَادِي مُنَادٍ فَيَقُولُ أَيْنَ الَّذِينَ كَانُوا تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنْ مَضَاجِعِهِمْ؟ فَيَقُومُونَ وَهُمْ قَلِيلٌ فَيَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ بِغَيْرِ حِسَابٍ ثُمَّ يُؤْمَرُ بِسَائِرِ النَّاسِ إِلَى الْحِسَابِ. (هب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : إنسانلر ، قيامت كونى بر مكانده طوبلانرلر . بر منادى ‘ يانلارى ، ياتاقلارندان اوزاقلاشانلر ( كجه قالقب نافله نماز قلانلر ) نره ده ؟ ’ ديه ندا أدر . اونلر – عادتلرى بك آز اولدقلرى حالده – قالقارلر و حسابسز جنته كيررلر . صوكره ديكر إنسانلر حسابه جاغيررلر . ’’

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “İnsanlar, kıyâmet günü bir mekânda toplanırlar. Bir münâdî ‘Yanları, yataklarından uzaklaşanlar (gece kalkıp nafile namaz kılanlar) nerede?’ diye nidâ eder. Onlar -adetleri pek az oldukları hâlde- kalkarlar ve hesapsız Cennet’e girerler. Sonra diğer insanlar hesâba çağrılırlar.”

(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

Hicrî:    12Cemâziyelâhir     1446  Fazilet Takvim

 

EBÛ ZERRİ’L-ĞIFÂRÎ (R.A.)

 

Ebû Zer Cündüb bin Cünâde el-Ğıfârî (r.a.), Ashâb-ı Kirâm’ın büyüklerindendir. İlk Müslüman olanlardan dördüncü veya beşinci zâttır.

Ebû Zer (r.a.), imanını açıkça ilan ettiği için müşriklerden çok ezâ görmüştür. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) emri ile kendi yurduna döndüğü için Bedir, Uhud ve Hendek gazâlarında bulunamamış, sonradan tek başına yürüyerek Tebük Gazvesi’ne yetişmiş ve orduya dâhil olmuştur. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Allâhü Teâlâ, Ebû Zerr’e rahmet buyursun. O tek yaşar, tek vefat eder ve tek haşrolunur.” buyurmuşlardır.

Hicrî 32 (M. 653) senesinde Hazret-i Osman’ın (r.a.) halifeliği zamanında Rebeze Çölü’nde vefat etmiştir. Ebû Zer (r.a.) Hazretleri, vefat ettiği vakit yanında hanımından başka kimse bulunmamakla, hadîs-i şerîfteki “tek vefat eder” sırrı zâhir olmuştur.

Kendisinde vefat alâmetleri görüldüğünde hanımı ağlamaya başlamış. Ebû Zer (r.a.) “Neden ağlıyorsun?” diye sorunca, hanımı, “Emr-i Hak vâki olursa tekfîn ve defniniz için ne yapacağım diye ağlıyorum.” demiş.

Bunun üzerine Ebû Zer Hazretleri: “Ağlama! Zira bir gün Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) huzurunda birkaç kişi ile oturmakta iken Resûlullah, ‘Sizden biriniz tenha bir yerde vefat edecek ve sonra onun cenazesine ufak bir cemaat hazır olacaktır.’ buyurduklarını işittim. O mecliste benimle beraber bulunanlar, hep kalabalık içinde vefat ettiler. Şimdi ben, tenha yerde bulunuyorum. Yolu gözet, ne demek istediğimi göreceksin. Vallâhi, ben şimdiye kadar yalan söylemedim ve hiç kimse tarafından tekzip olunmadım.” demiş. Ebû Zer Hazretleri vefat edince hanımı çıkıp yol üzerinde beklemeye başladı. Uzaktan, deveyle gelen birkaç kişi göründü. Meğer o sırada, İbn-i Mes’ûd (r.a.) Hazretleri birkaç kişi ile birlikte, Irak’tan Medîne-i Münevvere’ye gelmekte imiş. Hanımından Ebû Zerr’in (r.a.) vefat ettiğini öğrendiler ve kefenleyip namazını kılarak defnettiler. Radıyallâhü anh.

Hicrî:    12Cemâziyelâhir  1446  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder