16 Aralık 2024 Pazartesi

ABBÂD BİN ABBÂD EL-HAVVÂS EŞ-ŞÂMÎ’NİN MEKTUBU -2


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا مِنْ أَحَدٍ إِلَّا وَهُوَ يَتَمَنَّى يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَنَّهُ كَانَ يَأْكُلُ فِى الدُّنْيَا قُوتًا. (جمع الجوامع)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق هر بر كمسه قيامت كونى ( حسابيك جتن اولماسندان دولاي ) ، دنياده إيكن سادجه ياشامايه يتجك قدار يمك يمش اولماي تمنى أدجكدر . ’’

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Muhakkak her bir kimse kıyamet günü (hesabın çetin olmasından dolayı), dünyada iken sadece yaşamaya yetecek kadar yemek yemiş olmayı temennî edecektir.”

(Süyûtî, Cem’u’l-Cevâmi’)

Hicrî:    14Cemâziyelâhir     1446  Fazilet Takvim

 

ABBÂD BİN ABBÂD EL-HAVVÂS EŞ-ŞÂMÎ’NİN MEKTUBU -2

 

Kur’ân-ı Kerîm’i bilenleriniz ve mescitlerde ibadet edenleriniz arasında ortaya çıkan gıybet, nemîme (söz taşıma), insanlar arasında ikiyüzlü (münafıkça) bir hâlde dolaşma gibi hâlleri terk edin.

Hazret-i Allah’tan korkun da (yanınızda bulunmayan) kardeşlerinizin, çiğnenmesi helâl olmayan haklarını müdafaa edin; dillerinizi din kardeşleriniz aleyhinde konuşmaktan tutun, sadece hayır konuşun. Allâh rızası için ihlasla ümmet-i Muhammed’e nasihat edin, onlar hakkında hayırhâh olun. Çünkü sizler, Allâh’ın Kitâb’ı ve Resûlullâh’ın sünnetinin taşıyıcıları ve tatbik edicilerisiniz.

İyi bilin ki Kur’ân-ı Kerîm, kendisiyle konuşulmadıkça (kendiliğinden) konuşmaz. Sünnet-i seniyye de kendisiyle amel edilmedikçe (kendiliğinden) amel etmez.

Eğer âlim susar da, ortaya çıkan (kötü) şeyleri reddetmez ve terk edilen (iyi) şeylerin (yapılmasını) emretmezse, câhil ne zaman öğrenecek? Hâlbuki Hazret-i Allâh, kendilerine kitap verilmiş olanlardan, ‘Onu insanlara anlatacaksınız, gizlemeyeceksiniz’ diye söz almıştı.

Allah’tan korkun! Çünkü sizler, verânın (haram ve şüphelilerden kaçınma hâlinin) zayıfladığı, huşûun azaldığı, fesat ehlinin hakîkî ilim sahibi zannedildiği bir zamandasınız. O fesat ehli, ilmi, insanlar arasında meşhur olmak için öğrenmiştir. Onlar, ilme hataları karıştırırlar, terk ettikleri hak olan şeyleri insanlara bâtıl gösterip işledikleri bâtıl şeyleri de hak olarak anlatırlar. Binâenaleyh onların günahları, bağışlanmayacak günahlar; kusurları, itiraf edilmeyecek kusurlardır.

Hak ile amel eden kimse, sussa da (lisân-ı hâliyle) konuşur. Nitekim bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurulmuştur: “Ben, her hikmetli söz söyleyenin sözünü kabul etmem. Fakat ben, onun neyin kaygısında ve arzusunda olduğuna bakarım. Şâyet onun niyeti, kaygı ve arzusu benim (rızam) içinse, sükût etse de ben onun sükûtuna, bana hamdetmiş gibi mükâfat veririm, ona vakar (kemâlât ve heybet) ihsân ederim.”

Hicrî:    14Cemâziyelâhir  1446  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder