16 Aralık 2024 Pazartesi

KIYÂMET GÜNÜ CESEDİN RUH İLE MÜCADELESİ


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ رَشَدَ وَمَنْ يَعْصِهِمَا فَإِنَّهُ لَا يَضُرُّ إِلَّا نَفْسَهُ وَلَا يَضُرُّ اللهَ شَيْئًا. (د)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : هر كيم الله تعالى و رسولونه إطاعت أدرسه محقق رشده ( هدايته ) أرر . كيمده الله تعالى و رسولنه عصيان أدرسه محقق او ، آنجق كندينه ضرار ورير . الله تعالى ، يه هجبر شى ضرار وره مز . ’’

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Her kim Allâhü Teâlâ ve Resûl’üne itaat ederse muhakkak rüşde (hidâyete) erer. Kim de Allâhü Teâlâ ve Resûl’üne isyan ederse muhakkak o, ancak kendine zarar verir. Allâhü Teâlâ’ya hiçbir şey zarar veremez.”

(Sünen-i Ebû Dâvud)

Hicrî:    15Cemâziyelâhir     1446  Fazilet Takvim

 

KIYÂMET GÜNÜ CESEDİN RUH İLE MÜCADELESİ

 

Kıyamet gününde âsîlerin ruhları, cesetleriyle mücadele edecektir. “O gün herkes kendi nefsi için mücadelede bulunur…” meâlindeki, Nahl Sûresi’nin 111. âyet-i celîlesinin tefsirinde İbn-i Abbâs radıyallâhü anh Hazretleri şöyle buyurmuştur:

Kıyamet gününde azâba ve cezaya dûçâr olanlar, birbirleriyle devamlı mücadele ederler. Hattâ ruhları, kendi cesetleriyle de münakaşa eder ve ruhu der ki:

“Yâ Rabbi! Cesedi sen yarattın. Ondan evvel benim el, ayak, göz, kulak gibi uzuvlarım yoktu. Sana isyan olan husûslara el uzatmadım, ayak basmadım, görmedim, işitmedim, tasavvur etmedim. Sen, benim bu cesede girmemi emrettin. Ben de girdikten sonra bu masiyeti (günahı) işledim. İşte buna bu ceset sebep oldu. Azâbı ve cezayı ona ver de beni bu azâptan kurtar!”

Ceset de der ki:

“Yâ Rabbi! Sen beni yarattığında ben, kuru bir ağaç gibi idim, harekete kudretim yoktu, günaha el uzatamazdım, isyan olan şeyi göremez, işitemez, ona yürüyemezdim. Vaktâki bana bu can geldiğinde lisânım konuştu, gözüm gördü, ayağım yürüdü. Binâenaleyh bütün günahlara da bu can sebep oldu. Azâbı sırf ona ver de beni bu azâptan kurtar!”

Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, şu misâli îrâd buyurarak onları cevaptan âciz bırakır:

“Sizin hâliniz şuna benzer: Bir âmâ ve bir kötürüm, bir bahçeye girip meyvesinden çalmak istediklerinde kötürüm, âmâya, ‘Beni sırtına al da şu bahçeye gidelim’ dese, sonra kötürüm, âmânın sırtına binip meyve çalsalar, hangisi cezaya müstehak olur? Bu hâlde ikisi de cezayı hak etmiş olur, değil mi? İşte, bir günah işlemekte ikisinin müdahalesi olduğundan azâpta da müşterek olurlar. Eğer hayır işleseydiler, hayırda ortak olacaklardı.”

Hicrî:    15Cemâziyelâhir  1446  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder