قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لَوْ يَعْلَمُ النَّاسُ مَا فِي النِّدَاءِ وَالصَّفِّ الْأَوَّلِ ثُمَّ لَمْ يَجِدُوا إِلَّا أَنْ يَسْتَهِمُوا عَلَيْهِ لَاسْتَهَمُوا... (ق)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : إنسانلر ، مؤزنلك يابمانيك و إلك صافته ير آلمانيك ثوابنى بلسلردى ، صوكره بونلرى يابمق إيجن قرا جكمكدن باشقه يول بولماسالردى ، ألبتده قرا جكرلردى . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İnsanlar, müezzinlik yapmanın ve ilk safta yer almanın sevabını bilselerdi, sonra bunları yapmak için kura çekmekten başka yol bulamasalardı, elbette kura çekerlerdi.”
(Müttefekun Aleyh)
Hicrî: 25 Cemâziyelâhir 1445 Fazilet Takvim
ABDULLAH İBNİ ÜMMÜ MEKTÛM (R.A.)
Abdullah İbn-i Ümmü Mektûm radıyallâhü anh Hazretleri, Kureyş kabilesindendir. Hazret-i Hatîce validemizin dayısının oğlu olup Lüey isimli dedesinde, nesebi Peygamber Efendimizin mübarek soyu ile birleşir. Ümmü Mektûm, validesinin adıdır. Bir rivâyete göre ismi Husayn idi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Abdullah olarak değiştirdiler. Âmâ (gözleri görmeyen) bir zât olup Mekke-i Mükerreme’de İslâm’ın ilk zamanlarında Müslüman olmuştur.
Mekke-i Mükerreme’de müşriklerin eziyetleri şiddetlendiğinde, Medîne-i Münevvere’ye Mus’ab bin Umeyr (r.a.) Hazretlerinden sonra hicret eden ilk sahâbîdir. Onunla birlikte insanlara Kur’ân-ı Kerîm okutup İslam dinini öğretmeye başladılar.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) müezzinlerindendir. Bilâl-i Habeşî (r.a.) Hazretleriyle birlikte Medîne-i Münevvere’de müezzinlik yapardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) gazâya çıktıklarında Medîne-i Münevvere’de, yerine onu vekîl olarak bırakırlardı. Tam 13 gazâda, Peygamber Efendimize (s.a.v.) vekâlet etmiştir.
Âmâ olduğundan gazâlara gidemezdi, fakat gazâya gitmeyi çok arzu ederdi. Nihâyet Hicret’in 13. senesinde Hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında meydana gelen Kâdisiye Gazâsı’na iştirâk ederek bu arzusuna nâil oldu. Bu gazâda, İslâm ordusunun sancağını elinde taşırken şehit oldu.
Âmâ bir zât olan Ebû Zılâl (r.a.) anlattı: “Enes bin Mâlik Hazretlerinin yanında idim. Bana, ‘Gözlerini ne zaman kaybettin?’ diye sordu. Ben, ‘Küçükken.’ dedim. Buyurdu ki: “Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) yanında (âmâ olan) İbn-i Ümmü Mektûm’un bulunduğu bir sırada Cebrâîl aleyhisselâm geldi ve ‘Allâh Tebâreke ve Teâlâ buyurdu ki: Ben, (mümin) bir kulumun gözlerini aldığımda, buna karşılık olarak ona muhakkak Cennet’i veririm.’ dedi.”
Hicrî: 25 Cemâziyelâhir 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder