قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَثَلُ الَّذِي يَذْكُرُ رَبَّهُ وَالَّذِي لَا يَذْكُرُ رَبَّهُ مَثَلُ الْحَيِّ وَالْمَيِّتِ. (ق)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ربنى ذكرأدن كمسه إيله ذكرتمين كمسنيك حالى ، ديرى إيله أؤلونون حالى كبيدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Rabb’ini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin hâli, diri ile ölünün hâli gibidir.”
(Müttefekun Aleyh; Sahîh-i Buhârî ve Müslim)
Hicrî: 04 Receb 1445 Fazilet Takvim
ZİKRİN FAZİLETİ
Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocası, Akşemseddîn (k.s.) Hazretleri bir eserinde şöyle yazmıştır:
Abdullâh ibn-i Abbâs (r. anhümâ) Hazretleri buyurmuştur ki: “Hazret-i Allâh, kullarına farz kıldığı her ibadet için belirli hududlar koymuştur. Sonra onu bir zaruretten dolayı yerine getirmekten âciz kalanları da mazur saymıştır. Ancak zikir, bundan hariçtir. Zira zikir için bir sınır tayin etmemiş, aklını kaybetmiş olanlar dışında, zikrin terkinde kimseyi mazeretli saymamış ve -meâlen-: “…Gerek ayakta ve gerek otururken ve gerek yanları üzerinde (yatarken) hep Allâh’ı zikredin.” (Nisâ Sûresi, âyet 103) buyurmuştur.
Allâhü Teâlâ’yı zikir, bütün faziletlerin aslıdır, en büyük ameldir. Zikir, kalplerdeki pasın cilâsıdır, şeytanı kalpten uzaklaştırır. Zira şeytan, insanın kalbine vesvese vermek için gelir; kul, Hazret-i Allâh’ı zikredince şeytan uzaklaşır. Eğer kul, zikri terk ederse kalbi katılaşır. Allâh’ı zikretmeyen kalp, taştan daha katı kesilir.
Ahzâb Sûresi’nin 35. âyet-i kerîmesinde Cenâb-ı Hak -meâlen-: “...Ve Allâhü Teâlâ’yı çokça zikreden erkekler ve kadınlar var ya, onlar için Allâhü Teâlâ, bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” buyurmuştur. Kul, zikir ile nefsinin şerrinden ve hevâsından kurtulup o zikrin nuru kalbine dâhil olduğunda, kalbi sâfiyet kazanır. Böyle olunca zikreden, zikrin her mertebesinde, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir beşerin kalbine gelmeyen Cennet nimetlerinin lezzetlerini alır. Nitekim rivâyet olunduğuna göre Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “Yeryüzünde Allâh’ın Cennet’i vardır, ona giren, Firdevs Cennet’ine bile müştâk olmaz; hasret ve arzu duymaz.” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallâh! O nedir?” diye suâl ettiler, “Allah sevgisi ve kalbin, Allâh(ı zikir) ile huzur bulmasıdır.” buyurdular.
Diğer bir hadîs-i şerifte: “Kim Cennet bahçelerinden istifade etmeyi isterse, Allâhü Teâlâ’yı zikretmeyi çoğaltsın.” buyurulmuştur.
Bu hâl; kalp, Allâhü Teâlâ’yı zikirle gafletten uyandıktan, temizlenip tâatlerle süslendikten sonra ancak hâsıl olur.
Hicrî: 04 Receb 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder