29 Nisan 2023 Cumartesi

Ashâb-ı Bedir: SA‘D BİN UBÂDE (radıyallâhü anh)


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : : مَنْ طَلَبَ عَمَلَ الدُّنْيَا بِعَمَلِ الْآخِرَةِ فَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِنْ نَصِيبٍ. (ض)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  كيم ، دنيا منفعتنى ، آخرت عملى إيله ألده أتميه قالقارسه اونون إيجن آخرتده هجبر نصيب يوقدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Kim, dünya menfaatini, âhiret ameli ile elde etmeye kalkarsa onun için âhirette hiçbir nasip yoktur.”

(Kuzâî, Müsnedü’ş-Şihâb)

Hicrî:  09  Şevval    1444  Fazilet Takvim

 

Ashâb-ı Bedir: SA‘D BİN UBÂDE (radıyallâhü anh)

 

Sa‘d bin Ubâde radıyallâhü anh, Ensâr’dan ve Hazrec kabilesinin Benî Turayf kolundandır. Hazrec kabilesinin reîsi olup künyesi Ebû Sâbit veya Ebû Kays’dir. Vâlidesi Amre binti Mes‘ûd, Peygamber Efendimize (s.a.v.) bîat eden hanım sahâbîlerden olup Hicret-i Nebeviyye’nin beşinci senesi, Peygamber Efendimiz Dûmetü’l-Cendel Gazâsı’nda iken vefat etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir ay sonra Medîne-i Münevvere’ye döndüklerinde, onun kabri üzerine cenaze namazı kıldırmışlardır.

Sa‘d Hazretleri, câhiliye zamanında okuma-yazma bilenlerdendi. Ok ve mızrağı iyi kullanırdı. Bu kabiliyetlere sahip olan kimseye Araplar, “el-Kâmil” derlerdi.

Sa‘d Hazretleri, Akabe Bey‘ati’nde bulunan ve Ensâr’ın temsilcileri olan on iki temsilciden birisidir. Bedir ve sonraki gazâların tamamında, Resûlullah Efendimizin maiyetinde bulunmuştur. Harplerde Peygamber Efendimizin iki sancağı olurdu. Muhâcirlerin sancağı Hazret-i Ali’de, Ensâr’ın sancağı da Hazret-i Sa‘d bin Ubâde’de olurdu.

Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri, Bedir Gazâsı’na çıkmadan önce Ashâb-ı Kirâmıyla müşâvere buyurmuşlardı. Sa‘d bin Ubâde (r.a.) kalkarak dedi ki: “Yâ Resûlallâh! Nefsim kudretinde olan Cenâb-ı Hakk’a yemin ederim ki; eğer bize denize girmeyi ferman buyuracak olursanız, elbette hemen denize atılırız. Eğer Habeşistan çöllerinin ortalarına kadar sefer etmemizi emir bu

yurursanız, elbette emrinizi yerine getiririz!”

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) memnun oldular, insanları gazaya davet ederek sefere çıkıp Bedir’e ulaştılar.

Sa‘d bin Ubâde (r.a.), oğluna şöyle nasihatte bulunmuştur: “Evladım! Daha sonra özür dileyeceğin sözü ve işi terk et. Muhakkak insan, yaptığı hayırlı işten dolayı özür dilemez.”

Sa‘d (r.a.) Hazretleri, Hicret’in 15 veya 16. senesinde Havrân’da vefat etmişlerdir.

Hicrî:     0   9Şevval  1444  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

KONUŞMA ESNASINDA DİKKAT EDİLECEK BAZI SÜNNETLER


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : : لَيْسَ شَيْءٌ مِنَ الْجَسَدِ إِلَّا وَهُوَ يَشْكُو ذَرَبَ اللِّسَانِ. (ع)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  إنسانيك بده ننده كى هر بر عضوى ، محقق ديلينيك كوتوليكوندن ألبتده شكايتجى اولور . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  İnsanın bedenindeki her bir uzvu, muhakkak dilinin kötülüğünden elbette şikâyetçi olur.”

(Müsned-i Ebî Ya’lâ)

Hicrî:  08  Şevval    1444  Fazilet Takvim

 

KONUŞMA ESNASINDA DİKKAT EDİLECEK BAZI SÜNNETLER

 

              Her zaman âhireti düşünerek konuşmak. Kişi her ne kadar dâima hayırlı sözler konuşsa da çok defa sükûtu, konuşmasından daha hayırlıdır.

              Âhirete ve dünyasına faydası olmayan şeyleri konuşmamak. Zira âhirete ve dünyaya faydası olmayan söz, mâlâyanîdir (faydasızdır). Kâmil mümin, mâlâyanîyi terk eder.

              Konuşurken ilk sözün (Bismillâh, inşâallâh gibi) Allâhü Teâlâ’nın zikri olması. Buradan şu da anlaşılmalıdır ki; müminin konuşacağı her söz, evvelinde Allâhü Teâlâ’nın isimlerinden birini zikretmeye lâyık olmalıdır. Ayrıca konuşmasını bitirdikten sonra da (elhamdülillâh, estağfirullâh gibi lafızlarla) yine Allâhü Teâlâ’yı zikretmelidir.

              Anlatılan bir meseleyi -mühim ise- herkesin istifade etmesi için üç defa tekrar etmek. Zira herkesin anlama kabiliyeti bir değildir.

              Konuşurken, lafzı az fakat manası çok olan ve yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek kelimelerle konuşmaya gayret etmek. Maksadını ifadede eksik veya fazla söz söylememek.

              Kaba ve sert sözler kullanmamak. Konuşurken hiç kimseyi incitmemek.

              Konuşmalarında, Allâhü Teâlâ’nın vermiş olduğu bütün nimetlere karşı şükrü âdet edinip, hiçbir nimeti kötülememek. Nimetin, Allâhü Teâlâ tarafından olduğunu bilip ona göre tazim göstermek.

              Konuşurken veya bir şeye işaret ederken, sadece parmağıyla değil, elinin tamamıyla işaret etmek.

              Hoşuna giden bir şey gördüğü zaman, dünyanın geçici olduğunu bilip zihnini o şey ile meşgul etmemek ve ona gönül bağlamamak.

              Bir şeye sevindiği zaman, sevincini izhâr etmek.

              Güler yüzlü olmak. Lâkin bir şeye güleceği zaman, kahkaha ile değil, tebessümle gülmek.

Hicrî:     0   8Şevval  1444  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"