5 Nisan 2023 Çarşamba

GÜNAHIN AÇIĞINI DA GİZLİSİNİ DE BIRAKIN”


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَتُؤَدُّنَّ الْحُقُوقُ إِلَى أَهْلِهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يُقَادَ لِلشَّاةِ الْجَلْحَاءِ مِنَ الشَّاةِ الْقَرْنَاءِ. (م)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  حقلر ، قيامت كونونده صاحبلرينه مطلقه وريله جكدر . حتى بوينوزلى قويوندان بوينوزسوز قويونون حقى ده آلناجقدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Haklar, kıyamet gününde sahiplerine mutlaka verilecektir, hattâ boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun hakkı da alınacaktır.”

(Sahîh-i Müslim)

Hicrî:  14  Ramazan    1444  Fazilet Takvim

 

“GÜNAHIN AÇIĞINI DA GİZLİSİNİ DE BIRAKIN”

 

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri bir mektuplarında şöyle buyurmuşlardır:

Allâhü Teâlâ, Kur’ân-ı Azîmüşşân’ında buyurmuştur ki -meâlen-:

Ey müminler! Allâh’a, nasuh bir tevbe ile (yani bir daha o günahı işlememek üzere) tevbede bulunun. Umulur ki Rabb’iniz, sizden günahlarınızı örter ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere girdirir...” (Tahrîm Sûresi, âyet 8)

Günahın açığını da bırakın, gizlisini de...” (En‘âm Sûresi, âyet 120)

(Bu âyet-i celîlelerden anlaşılıyor ki) günahlardan tevbe etmek, her Müslüman hakkında farz-ı ayındır. Hiçbir insanın bundan müstağnî, yani muaf olması düşünülemez. Nasıl olabilir ki? Zira Peygamberler -aleyhimüssalâtü vesselâm- bile tevbeden müstağnî olmamışlardır. Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi olan Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyurmuşlardır ki:

Kalbime bir ağırlık geldiği olur da, bir gün ve gecede Allâhü Teâlâ’ya yetmiş defa istiğfar ederim.”

Kul hakları ile irtibatı olmayan; zina etmek, içki içmek, çalgı aletleri dinlemek, nâmahreme bakmak, abdestsiz olarak Mushaf’a dokunmak ve itikâdda bidat bulunması gibi, Allâh’ın hakları ile alâkalı olan günahların tevbesi, pişmanlık duymak, istiğfar etmek, hayıflanıp mahzun olmak ve Allâhü Teâlâ’ya özür beyan etmek ile olur. Farzlardan bir farz terk edilmiş olursa bunun tevbesi, ancak o farzın kazâ edilmesi ile mümkün olur.

Eğer günahlar, kul haklarına bağlı ise bunların tevbesi, haksız olarak alınmış malları iade etmek, hak sahiplerinden helâllik almak, onlara iyilikte bulunmak ve onlara dua etmekle mümkündür. Şâyet hak sahibi kimse ölmüş ise istiğfar edip, iyilikte bulunmak ve malı, hak sahibinin çocuklarına ve vârislerine geri vermek lâzımdır. Şâyet vârisleri bilinmiyorsa haksız olarak alınan malın veya işlenen suçun miktarı kadar, hak sahibi veya haksız yere eziyet görmüş kimse adına fakir fukaraya sadaka verilir.

(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbâni, c. 2, m. 66)

Hicrî:     14 Ramazan  1444  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder