20 Nisan 2022 Çarşamba

PEYGAMBERLERİN DİNİ TEBLİĞ ETMELERİ

 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : لَا اِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لَا انْفِصَامَ لَهَا وَاللهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ. (سورة البقرة، ۲٥٦)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) :  دين ( ى قبول ) ده ظورلاما يوقدر . محقق إيمان إيله كفر آبآجق ميدانا جقمشدر . او حالده هر كيم الله دان غيرى ، طابلان شيلرى إنكار أديب اللهه إيمان أدرسه ألبتده أك صاغلام بر قُلبْ طوطمش اولوركى اونون إيجن قوبمق يوقدر . والله تعالى ( هر شئ ) إشتن و بيلندر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “ Din(i kabul)de zorlama yoktur. Muhakkak iman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır. O hâlde her kim Allah’tan gayrı, tapılan şeyleri inkâr edip Allâh’a iman ederse elbette en sağlam bir kulp tutmuş olur ki onun için kopmak yoktur. Ve Allâhü Teâlâ (her şeyi) işiten ve bilendir.”

(Bakara Sûresi, âyet 256)

Hicrî:    19Ramazan   1443 Fazilet Takvim

 

PEYGAMBERLERİN DİNİ TEBLİĞ ETMELERİ

 

İmanın şartlarından birincisi, Allâh’ın varlığına ve birliğine iman etmektir. İslâm dininin bu akîdesi, Allâh’ın birliğine, ondan başka ibadet edilecek hiçbir mâbud bulunmadığına inanmak demektir ki bu da Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde “Lâ ilâhe illallâh” (Allâh’tan başka ilâh yoktur.) Kelime-i Tevhîdi ile en özlü bir şekilde ifade buyurulmuştur.

Bütün peygamberler ve husûsiyle İdris aleyhisselâm, Nûh aleyhisselâm, Hûd aleyhisselâm, Sâlih aleyhisselâm, İbrahim aleyhisselâm, Şuayb aleyhisselâm, Mûsâ aleyhisselâm, İlyâs aleyhisselâm, İsa aleyhisselâm gönderildikleri kavimleri şirkten (Allâhü Teâlâ’ya ortak koşmaktan), putperestlikten kurtarmaya ve bir olan Allâhü Teâlâ’ya iman ve ibadet ettirmeye olanca güçlerini harcamışlardır. Hattâ bu yolda can verenler bile olmuştur.

Her yerinden küfür ve şirk fışkıran, dînî, ahlâkî, içtimaî buhranlar ve bozukluklar içinde çalkalanan koskoca bir küfür ve putperestlik dünyasıyla tek başına uğraşmak ve netice almak vazifesi ise âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimize kalmıştır.

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem; merkezden etrafa doğru açılan dalga daireleri gibi Mekke-i Mükerreme ve çevresinden başlayarak, insanları Allâhü Teâlâ’nın yoluna, hikmet ve güzel öğütlerle davet etmiştir. Davetini kabul edenleri cennet nimetleri ile müjdelemiş, davetini kabul etmeyenleri cehennem azâbıyla korkutmuştur. Fitne ve fesat ortadan kalkıncaya, İslâm dini, bütün bâtıl dinlere üstün gelinceye dek ve insanlar, Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullâh (Allâh’tan başka ilâh yoktur, Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem, Allâh’ın Resûlüdür!) deyinceye kadar mücadele etmek ve çalışmak gibi çok ağır ve şerefli bir vazifeyi yüklenmiştir.

Hicrî:    19 Ramazan   1443 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder