قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْمُعْتَكِفِ : هُوَ يَعْكِفُ الذُّنُوبَ وَيُجْرَى لَهُ مِنَ الْحَسَنَاتِ كَعَامِلِ الْحَسَنَاتِ كُلِّهَا. (هـ)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : او ، كونحلردان اوزق دورور واونا بتون كوزل عمللرى إشلين كمسه كبى ( إعتكاف سببيله إشليه مديكى ) كوزل عمللر ( ين ثوابى ) يازلمايا دوام أدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, îtikâf yapan hakkında şöyle buyurdular: “ O, günahlardan uzak durur ve ona bütün güzel amelleri işleyen kimse gibi (îtikâf sebebiyle işleyemediği) güzel ameller(in sevabı) yazılmaya devam eder.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 16 Ramazan 1443 Fazilet Takvim
ÎTİKÂF SÜNNET-İ MÜEKKEDEDİR
Îtikâf, erkekler için, cemaatle beş vakit namaz kılınan bir mescitte; kadınlar için, kendi evlerinde namazgâh edindikleri (mescit olarak kullandıkları) bir yerde îtikâf niyetiyle bir müddet kalmaktan ibarettir. Îtikâf; vacip, sünnet-i müekkede ve müstehâb olmak üzere üç kısımdır:
Nezredilen (adanan) îtikâf, vaciptir.
Ramazân-ı şerîfin son on gününde yapılan îtikâf, kifâye olarak müekked sünnettir. Yani, bir beldede bir kişi bu îtikâfı yaparsa diğerlerinden de mesuliyet kalkar.
Ramazân-ı şerîf ayı dışında ibadet ve tâat maksadıyla bir mescitte bir müddet yapılan îtikâf da müstehâbdır.
Îtikâfın şartları:
Îtikâfa girecek kimse; îtikâfa niyet etmiş olmalı, Müslüman ve akıllı olmalı, cünüp, hayız ve nifas hâlinde olmamalıdır.
Îtikâf, cemaatle namaz kılınan bir mescitte veya mescit hükmünde bulunan bir yerde yapılmalıdır. Kadınlar için kendi evlerinde mescit olarak kullandıkları yerler, mescit hükmündedir.
Vacip îtikâfı yapan kişi, oruçlu olmalıdır.
Mûtekifin (îtikâfa girenin), özrü olmadan mescitten çıkması veya eşi ile cinsî münâsebette bulunması îtikâfını bozar.
Mûtekifin dînî, beşerî veya zarûrî bir ihtiyaçtan dolayı mescitten dışarı çıkması îtikâfı bozmaz. Bulunduğu mescitte Cuma namazı kılınmıyorsa Cuma namazını kılmak için en yakın bir mescide gitmesi gibi.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN İSTİŞARESİ
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir husûsta Hz. Ebûbekir (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) ile istişarede bulundular. Sonra, “Bu iş için bana birini tavsiye edin” buyurdular. İkisi de “Allah ve Resûlü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine “Bana Muâviye’yi çağırın.” buyurdular.
Muâviye radıyallâhü anh, huzurlarına gelince de “Onu yanınızda bulundurun, yaptıklarınızı ona danışın; zira o, güçlü ve güvenilir (emîn)dir.” buyurdular.
Hicrî: 16 Ramazan 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder