قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : حَرَسُ لَيْلَةٍ فِي سَبِيلِ اللهِ أَفْضَلُ مِنْ أَلْفِ لَيْلَةٍ يُقَامُ لَيْلُهَا وَيُصَامُ نَهَارُهَا. (ك)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : الله يولنده بر كجه نوبت طوطمق ، كجسى عبادتله إحيا أدن ، كوندوزى ده اوروج طوطان بيك كجه دن دها فضيلتليدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Allah yolunda bir gece nöbet tutmak, gecesi ibadetle ihyâ edilen, gündüzü de oruç tutulan bin geceden daha faziletlidir.”
(Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî: 07 Safer 1443 Fazilet Takvim
DÜNYA ÂHİRETİN TARLASIDIR
İnsan, âhiret hayatını güzelce temin edebilmek için dünyada güzelce çalışmalıdır. Manevî ihtiyaçlarını elde etmeye gayret göstermeli, günlerini beyhude yere zâyi etmemelidir. Üzerine düşen vazifeleri yapmalı, Allâhü Teâlâ’ya âsi olmamalıdır. Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ Hazretleri Alîm’dir (her şeyi bilir), Hakîm’dir (hikmet sahibidir), Kâdir’dir (her şeye gücü yeter), yaratmış olduğu her şey birer hikmete, birer gayeye dayanır. Onun mülkünde gereksiz yere yaratılmış bir zerre bile yoktur. O hâlde insanların yaratılışları da elbette boş yere değildir. Bilakis bu dünyada üzerlerine düşen kulluk vazifelerini güzelce yapıp, ebediyet âleminde, daimî ilâhî nimetlere nail olmaları için yaratılmışlardır.
Allâhü Teâlâ Hazretleri, insanlara akıl vermiş, fikir vermiş, nimet, kuvvet ve tercih hakkı vermiş, onları irşad etmeleri için peygamberler göndermiş, kitaplar inzal buyurmuştur. Buna rağmen insanlar gaflet ve şehvet içinde, cehalet ve dalâlet içinde yaşarlar da uhdelerine düşen kulluk vazifelerini îfâ etmezlerse, isyankâr bir vaziyet alırlarsa mazur görülebilirler mi? Azaba müstehak olmazlar mı?
Kur’ân-ı Kerîm’de de (meâlen), “Ve dünyadan nasibini unutma.” (Kasas Sûresi, âyet 77) buyurulmuştur. Dünyadan nasîb ise hadîs-i şerîfte, “Dünya, âhiretin tarlasıdır (ekin mahallidir)” buyurulduğu üzere âhirette fayda verecek şey yani hayırlı ameldir. Yoksa dünyadan nasip nihayet bir kefendir.
Hazret-i Ömer (r.a.), herkesten önce mescide gitmeyi âdet edinmişti. Birgün mescide giderken bir çocuğun hızla mescide doğru ilerlediğini gördü.
Hazret-i Ömer (r.a.): “Mescide gitmek için neden acele ediyorsun; namaz sana henüz farz bile değildir” diye çocuğa sordu.
Çocuk, “Ey müminlerin emîri! Ben nasıl acele etmem ki, dün benden daha küçük bir çocuğun vefat ettiğini gördüm.” dedi. Çocuğun bu sözü üzerine Hazret-i Ömer (r.a.) çok ağladı.
Hicrî: 07 Safer 1443 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder