قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِذَا قَضَى اللهُ لِعَبْدٍ أَنْ يَمُوتَ بِأَرْضٍ جَعَلَ لَهُ إِلَيْهَا حَاجَةً. (ت)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : الله تعالى ، بر قلونون ( بولونديغى يرين دشنده ، باشقه ) بر يرده أؤلمسنى تقدير أتديكى زمان ، او قل إيجن اوراده بر إحتياج حاصل أدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Allâhü Teâlâ, bir kulunun (bulunduğu yerin dışında, başka) bir yerde ölmesini takdîr ettiği zaman, o kul için orada bir ihtiyaç hâsıl eder.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 18 Safer 1443 Fazilet Takvim
YÛŞA ALEYHİSSELAM
Allâhü Teâlâ, Mûsâ (a.s.)’dan sonra İsrailoğulları’na Yûşa aleyhisselâm’ı peygamber olarak göndermişti. Yûşa (a.s.); orta boylu, buğday tenli, iri gözlü, mücahid, gâzi ve yiğit bir zât idi. Mûsâ aleyhisselam’dan sonra İsrâiloğulları’nı yirmi yedi veya yirmi dokuz sene Tevrat’ın hükümlerine göre idare etmiştir.
Mûsâ aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakk’ın emri üzere, İsrâiloğulları’na şöyle buyurdu: “Bu Yûşa bin Nûn, benden sonra sizi idare edecektir. Onun sözlerini dinleyiniz, emirlerine itaat ediniz. O, aranızda hak ve adalet üzere hükmedecektir. Ona muhalefet ve isyan eden melʻûndur!”
Hazret-i Yûşa (a.s.), Belkâ şehrini fethettikten sonra İsrâiloğullarına şöyle dedi: “Şimdi Belkâ şehrine girin, Allâhü Teâlâ, size onu zâlim ve zorba kimselerden miras verdi. Ama girerken hepiniz tevâzu ile Allâhü Teâlâ’ya secde ve dua edin ve ‘Hıtta’ (Yani, ‘Bizim günahlarımızı affet yâ Rab!’) deyin. Tâ ki Allah gazanızı kabul etsin, sizin ve ecdadınızın günahlarını affetsin.” Hâlbuki onlar, Mûsâ (a.s.)’a itaat etmemişler ve Tih Sahrası’nda kalmışlardı.
Hazret-i Yûşa bu duayı kavmine emrettiğinde muhsinlerden olanlar bu duayı hem sözle, hem kalple söylediler. Allâhü Teâlâ da onların günahlarını bağışladı. Zâlimler ise “Hıtta, hıtta! (mağfiret et)” diyecekleri yerde, “Hınta, hınta! (yani, bize buğday ihsan eyle yâ Rab!) Biz Tih’ten çıktık ve hayli vakit oldu ki buğday yemeyip acıktık.” dediler.
Allâhü Teâlâ bu kıssayı Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirdi: -meâlen- “Derken içlerinden o zulmedenler sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka bir şekle koydular, zulmü âdet etmeleri sebebiyle biz de üzerlerine semadan bir azâb salıverdik.” (Aʻrâf Sûresi, âyet 162)
Bunlar 70.000 kişiydi. Allâhü Teâlâ onlara azap olarak, tâûn hastalığını indirdi ve tamamını helâk etti.
Bu kıssadan alınacak büyük ibret vardır; hiç kimse Allâhü Teâlâ’nın kelâmını hafife almamalı ve ona hürmette kusur etmemelidir.
Hicrî: 18 Safer 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder