21 Eylül 2021 Salı

SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN HAKKINDA BİR İTİRAF


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ أَحَبَّ النَّاسِ إِلَى اللهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَدْنَاهُمْ مِنْهُ مَجْلِسًا إِمَامٌ عَادِلٌ. (ت)

رسول الله  ( ﷺ )  بيوردولر  :  قيامت كونونده إنسانلرين الله تعالى يه أن سوكلى اولانى ومرتبه باقمندان اونه أك يقنى ، عدالتلى إداره جدر  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:   Kıyamet gününde insanların Allâhü Teâlâ’ya en sevgili olanı ve mertebe bakımından ona en yakını, adaletli idarecidir.”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:   14   Safer    1443    Fazilet Takvim

 

SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN HAKKINDA BİR İTİRAF

 

Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Dâhiliye Nâzırlığı (İçişleri Bakanlığı) yapmış, Servet-i Fünûn edebiyatçılarından Ahmed Reşid Bey (ö. 1955), -muhalif olduğu- Abdülhamid Han hakkında hatıratında şu itiraflarda bulunmuştur:

Sultan Abdülhamid Han yorulmaz denilecek kadar çalışkan, örnek alınacak derecede takvâ sahibi idi. Son derece dindardı.

Sultan Abdülhamid Han esaslı bir siyaset mihveriydi. Zekâsı ve melekesi sayesinde, tahttan indirilmesine kadar devletin mevcut şartlarını muhafazaya muvaffak olduğu, hal‘inden sonra çökmeye başlayan koca bir imparatorluğun on sene içinde bugünkü hâle gelmiş olmasıyla sabittir.”

Sultan Abdülhamid Han, hakikaten halîm, çok sabırlı ve pek merhametli idi. Birçok ahvalde göstermiş olduğu sakinliği, temkinliliği ve kendisine mahsus olan tevazuu, sadece bilinmiş değil, inkâr edilmiş faziletlerindendir.

Tahta oturmasından, saltanatının ilk yarısına kadar on altı sene memleketimizde ilim ve teknikçe hâsıl olan terakkînin ne kadar mühim olduğunu anlamak için şu misali verelim:

Meşrutiyet ilan olundu; sonra Abdülhamid Han da tahttan indirildi. Gazetelerde umûmî ıslâhât ve ilim ve tekniğin gelişmesine dair sütun sütun yazılar yazıldı; her zaman olduğu gibi, “Şöyle olacak, böyle yapılacak; oluyor, yapılıyor” yolunda vaadler bol bol sarf edildi. Hattâ “Oldu, yapıldı” denildiği de işitildi.

Lâkin Meşrutiyeti kazandığımızdan beri üç dört sene geçmişti. Bir gün o sırada Maârif Nâzırı olan Abdurrahman Şeref Efendi’ye Mekteb-i Mülkiye’nin ne hâlde olduğunu sordum. “Sizin talebeliğiniz zamanındaki hâli şöyle bir tarafa bırakalım; mektebi, Haşim Paşa’nın Maarif Nazırlığı esnasındaki mertebesine yükseltebilmek için belki yirmi sene çalışmak lâzım.” dedi.

Mâniler ortadan kalktığı hâlde men olunan şey avdet etmemiş, bilakis daha ziyade uzaklaşmış demekti.”

Hicrî:   14  Safer    1443    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder