9 Eylül 2019 Pazartesi

RİYÂ AMELİ HEBÂ EDER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ وَسَّعَ عَلَى عِيَالِهِ فِى يَوْمِ عَاشُورَاءَ وَسَّعَ اللهُ عَلَيْهِ فِى سَنَتِهِ كُلِّهَا. (الجامع الصغير)‏
رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر ،:    " هر كيم عاشوره كونى جولق جوجوغونه جومرت داورانرسه ، الله تعالى ده سنه نين تمامنده اونه كنشلك ورير ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Her kim Allâh’ın rızasına ermek (cemâliyle müşerref olmak) isterse, sâlih amel işlesin ve Rabbi’ne ibâdetine hiçbir kimseyi ortak edinmesin.” (Kehf Sûresi, âyet 110) Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ da senenin tamamında ona genişlik verir.
(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   10   Muharrem   1441  Fazilet Takvimi 

RİYÂ AMELİ HEBÂ EDER

Ebu’d-Derdâ (r.a.) şöyle rivâyet etti: Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
“Bir amele devam etmek, o ameli işlemekten daha zordur. Muhakkak bir insan bir amel işler. Bu, onun için kimsenin görmediği yerde işlenmiş sâlih bir amel olarak yazılır ve bu amelinin ecri (sevâbı) yetmiş kat olarak verilir. Fakat şeytan, bu amelini insanlara anlatıncaya ve bahsedinceye kadar onunla uğraşmaktan vazgeçmez. Binâenaleyh ameli (gizli olmaktan çıkar) alenen işlenilmiş yazılır, kat kat yazılan ecri silinir.
Sonra şeytan, amelini ikinci defa insanlara söyletinceye kadar o kişiyle uğraşmaya devam eder. O kimseye artık amelinden bahsetmek ve ameli sebebiyle övülmek hoşuna gider de bu sefer alenen işlenmiş amel sevâbı da silinir ve riyâ olarak yazılır.
O halde dînini muhâfaza etmek isteyen kimse, Allâhü Teâlâ’dan korkmalıdır. Zîra riyâ, (küçük) şirktir.”
ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN FAZİLETİ
Âşûrâ günü yani Muharrem ayının onuncu gününde infakta bulunanlara, itâat ve ibâdet edenlere Allâhü Teâlâ büyük sevablar ihsan eder. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur.
Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161): “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Medîne-i Münevvere’ye hicret buyurduğunda Yahûdîlerin Âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü ve: “Bu ne orucudur?” diye sordu.
“Bugün büyük bir gündür. Bugün Allâh’ın (Azze ve Celle) İsrâiloğullarını Firavun’dan kurtardığı gündür. Mûsâ (a.s.), (Allâh’ın bu lütfuna şükür için) oruç tutmuştur (Biz de tutarız)” dediler.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Biz Mûsâ (Aleyhisselâm’ın sünnetini ihyâ)ya sizden daha lâyıkız.” buyurdu ve o gün oruç tuttu, Ashâbına da tutmalarını emreyledi. Böylece Âşûrâ orucu vâcib oldu. Ancak Ramazan orucu farz kılındıktan sonra Âşûrâ günü oruç tutmak vâcip olmaktan çıkmıştır. 
(Gunyetü’t-Tâlibîn)
Hicrî:   10   Muharrem   1441  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder