قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: رِبَاطُ يَوْمٍ فِي سَبِيلِ اللهِ
خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " الله يولنده بر كون نوبت ظوظمق دنيا و اونون
إجنده كيلردن دها خيرلى در ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allah
yolunda bir gün nöbet tutmak dünya ve onun içindekilerden daha hayırlıdır.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 26 Muharrem 1441 Fazilet
Takvimi
HAZRET-İ ÖMER (R.A.) VE HÜRMÜZAN
Tüster şehri fethedildiği zaman İran vâlisi Hürmüzan, kaleye sığınmıştı. Müslümanlardan bazıları onu takip ederek kalenin belli bir yerinde sıkıştırdılar. Hürmüzan, Müslümanlara dedi ki: “Okluğumda yüz ok var. Ve siz de bilirsiniz ki ben iyi ok atıcıyım, attığım her ok mutlaka sizden bir adama isâbet edecektir. Ben, sizden yüz kişiyi öldürdükten sonra beni esir alsanız bile size ne faydası olur? Bana eman verin, size teslim olayım. Beni, Halîfeniz Ömer’e gönderin. O, benim hakkımda hüküm versin.” dedi. Müslümanlar onun bu isteğini kabul ettiler. O da yayını ve okunu bıraktı. Müslümanlar onu esir aldılar.
Sonra ordu kumandanı Ebû Sebre (r.a.), elde edilen ganîmetlerin beşte birini ve Hürmüzan’ı bir heyetle Hazret-i Ömer’e (r.a.) yolladı. Bu heyet, Hürmüzan’la birlikte Medine’ye yaklaştığında onun altın işlemeli ipek elbiselerini, yakutlarla süslenmiş tacını, altın ve her türlü ziynet eşyasını Hz. Ömer (r.a.) ve Müslümanlar görsünler diye kendisine giydirmişlerdi. Heyet Medine’ye girince Hz. Ömer’in mescidde olduğunu öğrendiler ve oraya gittiler. Mescide varınca Hürmüzan: “Ömer nerede?” diye sordu:
Hazret-i Ömer’i gösterdiler. Bu sefer:
“Peki, onun bekçileri ve teşrîfatçıları nerede?” diye sordu:
“Onun ne bekçileri, ne teşrîfatçıları vardır.” dediler.
“O zaman bunun peygamber olması lazım.” dedi. Yanındakiler de: “Peygamber değildir ama Peygamberler gibi amel eder.” diye cevap verdiler.
Hz. Ömer, Hürmüzan’a dikkatle bakarak:
“Bu Hürmüzan mı?” diye sordu, oradakiler de:
“Evet.” diye cevap verdiler. Hürmüzan’ı iyiden iyiye süzüp üzerindeki ziynet eşyasına dikkatle baktıktan sonra:
“Cehennem ateşinden Allâh’a sığınır ve ondan yardım dilerim. Bunu ve benzerlerini İslâmiyet karşısında zelil kılan Allâh’a hamd ederim. Ey Müslümanlar topluluğu, bu dîne sarılın ve Peygamberimizin yolundan yürüyün, dünya sizi şımartmasın. Çünkü dünya çok gaddardır.” dedi.
Sonra ordu kumandanı Ebû Sebre (r.a.), elde edilen ganîmetlerin beşte birini ve Hürmüzan’ı bir heyetle Hazret-i Ömer’e (r.a.) yolladı. Bu heyet, Hürmüzan’la birlikte Medine’ye yaklaştığında onun altın işlemeli ipek elbiselerini, yakutlarla süslenmiş tacını, altın ve her türlü ziynet eşyasını Hz. Ömer (r.a.) ve Müslümanlar görsünler diye kendisine giydirmişlerdi. Heyet Medine’ye girince Hz. Ömer’in mescidde olduğunu öğrendiler ve oraya gittiler. Mescide varınca Hürmüzan: “Ömer nerede?” diye sordu:
Hazret-i Ömer’i gösterdiler. Bu sefer:
“Peki, onun bekçileri ve teşrîfatçıları nerede?” diye sordu:
“Onun ne bekçileri, ne teşrîfatçıları vardır.” dediler.
“O zaman bunun peygamber olması lazım.” dedi. Yanındakiler de: “Peygamber değildir ama Peygamberler gibi amel eder.” diye cevap verdiler.
Hz. Ömer, Hürmüzan’a dikkatle bakarak:
“Bu Hürmüzan mı?” diye sordu, oradakiler de:
“Evet.” diye cevap verdiler. Hürmüzan’ı iyiden iyiye süzüp üzerindeki ziynet eşyasına dikkatle baktıktan sonra:
“Cehennem ateşinden Allâh’a sığınır ve ondan yardım dilerim. Bunu ve benzerlerini İslâmiyet karşısında zelil kılan Allâh’a hamd ederim. Ey Müslümanlar topluluğu, bu dîne sarılın ve Peygamberimizin yolundan yürüyün, dünya sizi şımartmasın. Çünkü dünya çok gaddardır.” dedi.
(el-Bidâye ve’n-Nihaye)
Hicrî: 26 Muharrem 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder