قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ
تَوَكَّلُونَ عَلَى اللهِ حَقَّ تَوَكُّلِهِ لَرُزِقْتُمْ كَمَا يُرْزَقُ
الطَّيْرُ تَغْدُو خِمَاصًا وَتَرُوحُ بِطَانًا. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " أكر اللهه حقى إيله توكل أتمش اولسايدنز ،
قوشلريك رزقلانديرلديغى كبى سزلرده ألبتده رزقلانردنز . اونلر صباح ( يووالارندان
) آج اولرق جقارلر ، آقشام قارنلارى طوق اولرق دونرلر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Eğer
Allâh’a hakkıyla tevekkül etmiş olsaydınız, kuşların rızıklandırıldığı gibi
sizler de elbette rızıklanırdınız. Onlar sabah (yuvalarından) aç olarak
çıkarlar, akşam karınları tok olarak dönerler.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 23 Muharrem 1441 Fazilet
Takvimi
RIZIK MESELESİ
Rızık, Allâhü Teâlâ’nın, hayat sahiplerine gıdalanmaları için verdiği ve onların da yediği şeylerdir. Lâkin insan öz irâdesi ile rızkını helâl veya haram yollardan kendisi seçer ve Allâhü Teâlâ da o yoldan verir. İşte bunun için, rızkını helâlden talep etmeyip haram yiyenler, irâde ve ihtiyarlarını kötüye kullandıklarından dolayı mes’uldürler. Rızka değil, Rezzâk’a, yani rızkı verene bağlanmak lazımdır. Her canlının rızkını veren Rezzâk-ı Âlem olan Hazret-i Allâh’dır. Ona inanmak, ondan istemek gerekir. Zîra onun hazînesi büyüktür, sonsuzdur. Ona hakîki bir îmânla bağlananlar sıkıntı çekmezler. Fakat Rezzâk olan Allâhü Teâlâ’yı unutup da rızka bağlı kalanlar çok sıkıntı çekerler ve hüsrandan kurtulamazlar.
Bir kimsenin kendi rızkını yememesi veya bir kimsenin başkasının rızkını yemesi düşünülemez. Herkes kendi rızkını alır ve yer. Hûd Sûresi’nin 6. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Yeryüzünde yürüyen her bir hayat sâhibinin rızkı, ancak ve yalnız Allâhü Teâlâ üzerinedir.” buyurulmuştur.
Bazı âlimler: “Rızık Allâhü Teâlâ’dandır, bir sebebe yapışarak onu elde etmek de kulun vazîfesidir” demişlerdir. Nitekim Allâhü Teâlâ, büyük bir mucize olarak Hazret-i Meryem’e yaş hurmalardan yetecek kadar ihsan etmiş, bununla birlikte ağacı sallamasını emredip: “Hurma dalını kendin doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün.” (Meryem Sûresi, âyet 25) buyurmuştur. Cenâb-ı Hak dileseydi sallatmadan hurmaları ihsan ederdi. Lâkin her şeyi bir sebebe bağlamıştır.
Hadîs-i Kudsî’de: “Ey kulum, elini hareket ettir de sana rızıklar indireyim” buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tevekkülün tembellik olmadığına ve sebeplere yapışmanın icab ettiğine de işâret etmiştir.
Bir kimsenin kendi rızkını yememesi veya bir kimsenin başkasının rızkını yemesi düşünülemez. Herkes kendi rızkını alır ve yer. Hûd Sûresi’nin 6. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Yeryüzünde yürüyen her bir hayat sâhibinin rızkı, ancak ve yalnız Allâhü Teâlâ üzerinedir.” buyurulmuştur.
Bazı âlimler: “Rızık Allâhü Teâlâ’dandır, bir sebebe yapışarak onu elde etmek de kulun vazîfesidir” demişlerdir. Nitekim Allâhü Teâlâ, büyük bir mucize olarak Hazret-i Meryem’e yaş hurmalardan yetecek kadar ihsan etmiş, bununla birlikte ağacı sallamasını emredip: “Hurma dalını kendin doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün.” (Meryem Sûresi, âyet 25) buyurmuştur. Cenâb-ı Hak dileseydi sallatmadan hurmaları ihsan ederdi. Lâkin her şeyi bir sebebe bağlamıştır.
Hadîs-i Kudsî’de: “Ey kulum, elini hareket ettir de sana rızıklar indireyim” buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tevekkülün tembellik olmadığına ve sebeplere yapışmanın icab ettiğine de işâret etmiştir.
Kıt’a:
Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmaz ya,
Sebepler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya.
Benim Hakk’a münâcâtım değildir rızk için hâşâ,
Hudâ Rezzâk-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz ya.
(Erzurumlu İbrâhim Hakkı (k.s.)
Sebepler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya.
Benim Hakk’a münâcâtım değildir rızk için hâşâ,
Hudâ Rezzâk-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz ya.
(Erzurumlu İbrâhim Hakkı (k.s.)
Hicrî: 23 Muharrem 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder