رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " هر
كيم شتدت و صقنطى آنلارنده يابطغى دعالريك الله ُ تعالى طرافندان قبول أدلمسنى
آرضى أدرسه راحتلق آنلارنده جوق دعا أتسين ."
الله
تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) : "
هر كيم اللهيك رضاسنه أرمك ( جماليله مشرف اولمق ) إسترسه ، صالح عمل
إشلسين و ربي نه عبادتنه هجبر كمسيى اورطق أدنمسين . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Her kim Allâh’ın rızasına ermek
(cemâliyle müşerref olmak) isterse, sâlih amel işlesin ve Rabbi’ne ibâdetine
hiçbir kimseyi ortak edinmesin.”
(Kehf Sûresi, âyet 110)
Hicrî: 06 Muharrem 1441 Fazilet
Takvimi
ÂHİRETTE CEMÂL-İ İLÂHÎ GÖRÜLECEKTİR
Müminler cennette Mevlâ-yı Zülcemâli, mekândan, cihetten ve sûretten münezzeh olarak göreceklerdir. Onu gördüklerinde cennet nîmetlerini unutacaklardır. Dünyada iken inkâr edenler bundan mahrum kalacaklardır. Âhirette müminlerin Allâhü Teâlâ’nın pak cemâlini görecekleri kitâp, sünnet ve icmâ ile sâbittir.
Kıyâme Sûresi’nin 22. ve 23’üncü âyet-i celîlelerinde -meâlen-: “Nice yüzler o gün ışıldar, parlar. Rablerine bakacaklardır” buyurulmuştur.
Yûnus Sûresi’nin 26. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Allâhü Teâlâ’nın nazarına lâyık ve rızâsına muvâfık güzel ameller yapanlar için güzellik ve bir de ziyâde var…” buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buradaki güzelliği cennet, ziyâdeyi de Allâhü Teâlâ’nın cemâline bakmak diye tefsir etmişlerdir.
Sahîh-i Müslim’de rivâyet olunan hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Cennetlikler cennete girdiği zaman Allah Tebâreke ve Teâlâ: ‘Size daha ziyâde bir şey vermemi ister misiniz?’ diyecek. Onlar da:
‘Sen bizim yüzlerimizi ağartmadın mı? Bizi cennete koyarak cehennemden kurtarmadın mı? (bize o yeter)’ diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak aradaki hicâbı kaldıracak, artık onlara Rablerine bakmaktan daha makbul bir şey verilmiş olmayacaktır.” (Sahîh-i Müslim)
Sahîh-i Buhârî’de naklolunan iki hadîs-i şerîf de şöyledir:
“Cerîr bin Abdullah el-Becelî (radıyallâhü anh) dedi ki: Bir gece Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte bulunuyorduk. (Ayın on dördü idi). Kamere (dolunaya) bakıp buyurdu ki: ‘Şu ayı nasıl görmekten hiçbiriniz mahrum olmaksızın (yahut birbirinize gösterebilmek için sıkışıp üstüste yığılmanıza hâcet kalmaksızın hepiniz zahmetsizce) görüyorsanız, Rabbiniz Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerini de öylece göreceksiniz.”
“Muhakkak Rabbiniz, -cennette- sizden her biriniz ile arada tercüman ve perde olmaksızın konuşacaktır.”
Kıyâme Sûresi’nin 22. ve 23’üncü âyet-i celîlelerinde -meâlen-: “Nice yüzler o gün ışıldar, parlar. Rablerine bakacaklardır” buyurulmuştur.
Yûnus Sûresi’nin 26. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Allâhü Teâlâ’nın nazarına lâyık ve rızâsına muvâfık güzel ameller yapanlar için güzellik ve bir de ziyâde var…” buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buradaki güzelliği cennet, ziyâdeyi de Allâhü Teâlâ’nın cemâline bakmak diye tefsir etmişlerdir.
Sahîh-i Müslim’de rivâyet olunan hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Cennetlikler cennete girdiği zaman Allah Tebâreke ve Teâlâ: ‘Size daha ziyâde bir şey vermemi ister misiniz?’ diyecek. Onlar da:
‘Sen bizim yüzlerimizi ağartmadın mı? Bizi cennete koyarak cehennemden kurtarmadın mı? (bize o yeter)’ diyecekler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak aradaki hicâbı kaldıracak, artık onlara Rablerine bakmaktan daha makbul bir şey verilmiş olmayacaktır.” (Sahîh-i Müslim)
Sahîh-i Buhârî’de naklolunan iki hadîs-i şerîf de şöyledir:
“Cerîr bin Abdullah el-Becelî (radıyallâhü anh) dedi ki: Bir gece Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte bulunuyorduk. (Ayın on dördü idi). Kamere (dolunaya) bakıp buyurdu ki: ‘Şu ayı nasıl görmekten hiçbiriniz mahrum olmaksızın (yahut birbirinize gösterebilmek için sıkışıp üstüste yığılmanıza hâcet kalmaksızın hepiniz zahmetsizce) görüyorsanız, Rabbiniz Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerini de öylece göreceksiniz.”
“Muhakkak Rabbiniz, -cennette- sizden her biriniz ile arada tercüman ve perde olmaksızın konuşacaktır.”
Hicrî: 06 Muharrem 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder