25 Eylül 2019 Çarşamba

TÂRİH İLMİNİN EHEMMİYETİ



قَالَ اللهُ تَعَالَى: قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ. (سورة آل عمران،  ١٣٧ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  ( أى مؤمنلر ) سزدن أؤنجه نيجه وقعه لر كلب كجمش در . اونون إيجن ير يوزونده دولاشين ده بر باقيك . ( بيغمبرلرى ) يالانلايانلريك عاقبتلرينى نصل اولمش  . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(Ey müminler) Sizden önce nîce vak’alar gelip geçmiştir. Onun için yeryüzünde dolaşın da bir bakın; (Peygamberleri) yalanlayanların âkibetleri nasıl olmuş?” 
(Âl-i İmrân Sûresi, âyet 137)
Hicrî:   22   Muharrem   1441  Fazilet Takvimi 

TÂRİH İLMİNİN EHEMMİYETİ

 
Târih, insanlara ait mühim hâdiselerin bir aynasıdır. Târih, öyle mükemmel bir ibret aynasıdır ki, düşünen her insan, târih sahîfelerinde yaratılışın sırlarını, kâinâtın değişikliklerini, beşerî bilgilerin cereyân ve inkişâf tarzlarını açık bir sûrette görebilir. Bu sebeple târihin pek büyük bir ehemmiyeti vardır.
İnsanlar mâzîye bağlıdırlar. Geçmişteki hâdiselerden bir takım kânunlar çıkarmak, sonra bunları yaşadığı zamana ve geleceğe tatbik ederek cemiyet hayatına mesud bir yön vermek mecbûriyetinde bulunmuşlardır. Bu mecbûriyetten dolayıdır ki eski devirlerden beri her kavim, kendi bilgisi miktarınca târih ile uğraşmış, târihî hâdiseleri zabta çalışmış, hele mukaddesâtına, muhterem bildiği zâtlara dâir târihî bilgiler ile çok ciddi bir sûrette meşgul olmuş, hâfızasında bunları tutarak bir sonraki nesillere taşımışlardır.
Yazının meydana çıkması, insanların bilgilerine büyük bir genişlik vermiş; yalnız muhâtablar ile değil, dünyânın muhtelif kıtalarında bulunan ve sonraki asırlarda gelen insanlar ile de konuşmaya, fikir alış verişine imkân vermiştir. Artık mâzîye âit hâdiseler, yalnız hâfızalarda kalmak ve farklı renklere girerek efsâne hâline gelmek tehlikesinden kurtarılmış, sahîfeler üzerinde yazılmaya da başlanılmıştı.
Bilhassa siyâsî, ahlâkî, dînî, felsefî, edebî birçok meseleler kitap ve risâle şeklinde yazıldı. Bu sâyede geçmişlere âid hâdiseler, hâtıralar sonraki nesillere intikal etti. Bu sûretle de “Yazılı Târih” devresi ortaya çıkmış oldu.
Velhâsıl târih ilmi, gelişmiş ve sâhası çok genişlemiştir. Netîcede umûmî târîh; dînî, edebî, felsefî, iktisâdî, siyâsî vs. kısımlara ayrıldığı gibi, bunlardan her biri de ayrı ayrı şubelere ayrılmıştır. Bu ilmi en mükemmel hâle getiren de Müslümanlar olmuştur. İlk defa İslam târihçileri, eserlerini vesîkalara dayandırmışlardır. Hâdiseleri muhâkeme etmişler, târihi gerçekten bir fen hâline getirmişlerdir.
 (Tefsir Târihi, Ö. Nasûhi Bilmen)
Hicrî:   22   Muharrem   1441  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder