قَالَ النَّبِىُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِنَّ
أَحَبَّ النَّاسِ إِلَى اللهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَأَدْنَاهُمْ مِنْهُ مَجْلِسًا
إِمَامٌ عَادِلٌ وَأَبْغَضَ النَّاسِ إِلَى اللهِ وَأَبْعَدَهُمْ مِنْهُ إِمَامٌ
جَائِرٌ. (ت)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."
قيامت كونى الله تعالى نيك أك سوديكى و
اونه ( رحمتنه ) أك يقين اولان كشى عادل إداره جى در . الله تعالى نيك أك سومديكى
، إنسانلردان و اوندان ( رحمتندن ) أك اوزاغى ظالم إداره جى در ."
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kıyâmet günü Allâhü Teâlâ’nın en sevdiği ve ona (rahmetine) en yakın olan kişi âdil idârecidir. Allâhü Teâlâ’nın en sevmediği, insanlardan ve ondan (rahmetinden) en uzağı zâlim idârecidir.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 20 Cemaziyelahir 1439 Fazilet
Takvimi
SULTAN’A LÂYIK OLAN ADÂLETTİR
Yıldırım Bâyezîd Han İslâm nûrunu Balkan ülkelerine ulaştırmak için Niğbolu, Kosova gibi muhârebelere giriştiği vakitlerde Karamanoğlu Beyliği, Osmanlı Devleti ile yaptığı sulhu bozdu. Osmanlı ülkesine hücûm ederek, halka zarar ve ziyân eriştirdi. Yıldırım Bayezid Han, Niğbolu’da Haçlıları mağlub ettikten sonra halkının huzur ve emniyetini sağlamak için Karamanoğlu üzerine sefere çıktı. Karamanoğlu, muzaffer sultanın üzerine geldiğini işitince suçuna pişman oldu, karşı duramayacağını bilip Taşeli’de sarp dağlara sığındı.
Pâdişah, Konya kalesini muhâsara eyledi. Vakit harman zamanına denk düştüğünden, halkın mahsûlleri kale dışında kalıp, sâhipleri kaleye sığınmışlardı. Yıldırım Bâyezid Han, hiç bir askerin mahsulden bir tane dahi almamasını emretti ve bu zulmü işleyenin din ve devlet hukûkuna göre katlolunacağını ferman buyurdu.
Yıldırım Han’ın bu fermânı, bütün askerin kalplerine te’sîr etti, öyle ki, hiç kimse, bir buğday tanesi bile almadı, kimsenin malına el uzatmadı. Ancak bu sebepten orduda erzak sıkıntısı ortaya çıktı. Bazı tedbir sâhibi kimseler hisar kenarına vardılar ve kale halkına seslenerek: “Ey inatçı kavim! Kendinize niçin haksızlık ve zulüm edersiniz? Bütün erzak ve hasadınızı vahşî hayvanlar ve kuşlar yiyip zâyi etmektedir. İslâm askerine gönül hoşluğuyla satsanız iki tarafa da faydalı değil midir?” dediler.
Bu cevap kaledekilere hoş ve mâkul geldi. Birkaç ihtiyar kaleden çıkıp, kendi arzuları ile hasatlarını sattılar. Umduklarından fazlaca mal kazanmış hâlde şehre dönerek, hisardaki halka pâdişâhın bu yüksek adâletini haber verdiler. Şehrin ileri gelenleri bu adâleti işitince: “Sultana lâyık olan adâlet budur. Pâdişahlık işte bu gibilere lâyıktır” diyerek ittifâk ile kaleyi teslim ettiler.
Pâdişah, Konya kalesini muhâsara eyledi. Vakit harman zamanına denk düştüğünden, halkın mahsûlleri kale dışında kalıp, sâhipleri kaleye sığınmışlardı. Yıldırım Bâyezid Han, hiç bir askerin mahsulden bir tane dahi almamasını emretti ve bu zulmü işleyenin din ve devlet hukûkuna göre katlolunacağını ferman buyurdu.
Yıldırım Han’ın bu fermânı, bütün askerin kalplerine te’sîr etti, öyle ki, hiç kimse, bir buğday tanesi bile almadı, kimsenin malına el uzatmadı. Ancak bu sebepten orduda erzak sıkıntısı ortaya çıktı. Bazı tedbir sâhibi kimseler hisar kenarına vardılar ve kale halkına seslenerek: “Ey inatçı kavim! Kendinize niçin haksızlık ve zulüm edersiniz? Bütün erzak ve hasadınızı vahşî hayvanlar ve kuşlar yiyip zâyi etmektedir. İslâm askerine gönül hoşluğuyla satsanız iki tarafa da faydalı değil midir?” dediler.
Bu cevap kaledekilere hoş ve mâkul geldi. Birkaç ihtiyar kaleden çıkıp, kendi arzuları ile hasatlarını sattılar. Umduklarından fazlaca mal kazanmış hâlde şehre dönerek, hisardaki halka pâdişâhın bu yüksek adâletini haber verdiler. Şehrin ileri gelenleri bu adâleti işitince: “Sultana lâyık olan adâlet budur. Pâdişahlık işte bu gibilere lâyıktır” diyerek ittifâk ile kaleyi teslim ettiler.
(Solakzâde Tarihi)
Hicrî: 20 Cemaziyelahir 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder