قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ وَأَخَذَ بِمَا فِيهِ كَانَ لَهُ شَفِيعًا وَدَلِيلًا إِلَى الْجَنَّةِ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : كيم قرآتى كريمى أؤكره نر ، أؤكرتر و إيجنده كيلرله عمل أدرسه قرآتى كريم ، او كمسيه ( قيامت كونى ) شفاعتجى اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenir, öğretir ve içindekilerle amel ederse Kur’ân-ı Kerîm, o kimseye (kıyamet günü) şefaatçi olur ve onu, Cennet’e götüren rehber olur.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 26 Şevvâl 1446 Fazilet Takvim
OSMANLI ASKERİNİN BAZI VASIFLARI
Osmanlı’nın meşhur tarihçilerinden İdrîs-i Bitlisî, Yavuz Sultan Selim Han’ın, Mısır zaferi üzerine yazdığı ve etraftaki hükümdarlara gönderilen zafernâmesinde, Osmanlı askerinin bazı vasıflarını şöyle sıralamıştır:
Osmanlı askeri, halka iyilikle davrandıklarından, bütün insanlar, onları severler. Onların hâli, Meryem Sûresi’nin 96. âyet-i celîlesinde bildirildiği gibidir -meâlen-: “İman edip de sâlih işler yapanlar var ya; Rahmân (olan Allâhü Teâlâ), bunlar için bir muhabbet verecektir (yani gönüller, onları sevecektir.)”
Hayırlı işler için bir araya gelir, yardımlaşırlar. Hadîs-i şerîfte buyurulduğu üzere, “Ruhlar, binekli askerler gibidir, âlem-i ervâhta birbirlerini hayır ehli olarak bilip tanışanlar, bu dünyaya geldiklerinde de birbirleriyle kaynaşıp ülfet ederler. Orada birbirinden uzak düşenler ise, bu dünyada da birbirinden uzak dururlar.”
Onlar, sevdikleri kimseleri, sırf Allah için sever, sevmedikleri kimselere de sırf Allah için buğz ve düşmanlık ederler.
Din uğrunda bir cihada çağırıldıklarında, hemen ona icâbet ederler. Onların hâli, İsa aleyhisselâm, “Allâh’a davette bana kim yardımcı olur?” diye sorduğunda; hemen, “Bizler, Allâh(ın dininin) yardımcılarıyız.” diyen onun havârîleri gibidir. Bu itibarla da “Elbette Allâhü Teâlâ, dinine yardım edeni, muhakkak muzaffer kılacaktır.” (Hac Sûresi, âyet 40) sırrına mazhar olurlar.
Her işlerinde ve hâllerinde, Allâh’ın rızâsını gözetirler, her işte niyetlerini hayırlı tutarlar.
Kalb-i selîm (temiz ve samimi bir kalp) sahibidirler. Kalpleri, şirk ve nifâk hastalıklarından ve bâtıl itikadlardan uzak olup Ehl-i Sünnet itikadı üzeredir.
Bir işe, cihâd ve mücâhedeye giriştiklerinde, gerekli her türlü tedbiri alırlar, neticesini de Cenâb-ı Hak’tan bekleyip ona itimat ve tevekkül ederler. Kul, tedbir eder; Mevlâ, takdir eder, derler.
Cihâd-ı asgar olan harp sahalarından döndüklerinde de cihâd-ı ekber olan, nefislerinin ıslahı ve tezkiyesi ile meşgul olurlar.
Hicrî: 26 Şevvâl 1446 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder