6 Nisan 2025 Pazar

ŞEYTAN VE NEFİSTEN, ALLÂH’A SIĞINMAK -1


 

قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : اِنَّهُ يَرٰيكُمْ هُوَ وَقَبِيلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْ اِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِينَ اَوْلِيَٓاءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ. (سورة الاعراف، ٢٧)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : شبهه يوق كى او شيطان و اونون كوروحى / عونلرى ، سزى ، سزين اونلرى كورميجكنز بر طرافدان كورورلر . محقق كى بز ، إيمان أتمين كمسلر إيجن دوسط قلدق . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: .Şüphe yok ki o Şeytan ve onun gürûhu/avaneleri, sizi, sizin onları göremeyeceğiniz bir taraftan görürler. Muhakkak ki biz, şeytanları, iman etmeyen kimseler için dost kıldık.”

(A‘râf Sûresi, âyet 27)

Hicrî:  08 Şevvâl   1446  Fazilet Takvim

 

 

ŞEYTAN VE NEFİSTEN, ALLÂH’A SIĞINMAK -1

 

Şeytanlar iki kısımdır. Birinci kısmı, cinlerden olan şeytanlardır ki herkes tarafından malum olan budur. İkinci kısmı ise insanlardan olan şeytanlardır ki onlar, doğru yoldan sapmış, hevâ ve heveslerine tâbi olmuş kimselerdir. Nitekim, “Ve böyle biz her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman kılmışızdır...” meâlindeki, En’âm Sûresi’nin 112. âyet-i celîlesinde buna işaret buyurulmuştur.

İnsan şeytanları, dalâlette olmak ve başkalarını da dalâlete düşürmek cihetinden cinnîlerin şeytanlarından daha şiddetli olduğunda şüphe yoktur. Nâs Sûresi’nin son âyet-i kerîmelerinde buna işaret buyurulmuştur -meâlen-: “Ki o (şeytan), insanların göğüslerine dâima vesvese verir. (O vesvese veren şeytan) gerek cinden ve gerek insandan (olsun, hepsinden de Allâh’a sığınmalıdır).”

Bu sebeple mümin, her türlü şeytandan, Allâhü Teâlâ’ya sığınmalıdır. Cenâb-ı Hak, Resûl-i Ekrem’ine dahi: “...O kovulmuş şeytandan hemen Allâh’a sığın.” (Nahl S., â. 98) buyurmuştur. Zira Âdem aleyhisselâm’ın yaratılmasından beri, insanın en büyük ve en eski düşmanı şeytandır. İnsanların dalâlete düşmelerine sebep olmak, günahlara sevk ederek Cehennem’e düşürmek için nefsini ortaya koymuştur, en büyük isteği budur. Hikmet-i İlâhî gereği ona, bu ruhsat verilmiştir.

“...(İblis dedi ki) ve onların hepsini azdıracağım. Ancak senin muhlasîn (ihlâs verdiğin) kulların hâriç.” meâlindeki, Hicr Sûresi’nin 39 ve 40. âyet-i celîlelerinde bildirildiği üzere şeytan, ancak muhlasîni (ihlâsa erdirilmiş olanları) aldatamaz. Muhlasînden maksat peygamberler ve kemâl derecelere vâsıl olmuş evliyaullâhtır. Zira onların kalplerine Allâhü Teâlâ tarafından ihlâs verilmiştir; kalpleri, Allâh’ın nûru ile temizlenmiştir. Bu sebeple şeytan, ârif zâtların nûr ve feyzine tahammül edemez.

Denilmiştir ki: “Dost edineceğin kişinin nasıl biri olduğunu anlamak için onun yakın arkadaşlarına bak! Zira dost, yakın arkadaşlarına tâbi olur. O kimsenin dostları, şerli ve kötü kimselerse bir an önce ondan uzaklaş. Eğer hayırlı kimseler ise ona yakın ol, onun vasıtası ile sen de hidâyete erersin.”

(Devamı yarın)

Hicrî:  08  Şevvâl  1446  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder