قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنِ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِي الْحَرَامِ. (ق)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ( حلال مى حرام مى اولديغى ) شبهلى شيلردن ساقنان كمسه ، ديننى و إفتنى محافظه أتمش اولور . شبهليلره دوشن إيسه حرامه ده دوشر . "
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “(Helâl mi haram mı olduğu) şüpheli olan şeylerden sakınan kimse, dinini ve iffetini muhafaza etmiş olur. Şüphelilere düşen ise harama da düşer.”
(Müttefekun Aleyh)
Hicrî: 06 Rebîulâhir 1446 Fazilet Takvim
HARAMLARDAN SAKINMANIN EHEMMİYETİ
Mümin kimse, midesini haram lokmadan ve şüpheli yemeklerden muhafaza etmelidir. Zira insanın karnı bir tarla, yenilen yemekler ise bir tohum gibidir. Tohum bozuk olursa tarlada biten mahsûl de bozuk olur. Onun için haram yiyenlerin uzuvlarından mahsûl olarak tâat ekini bitmez. Bitse bile zehirli karaçayır tohumu ile karışık buğday gibi olur. İnsanların çoğunun ibadetlerinden zevk alamamalarının sebebi budur.
Evliyâullâh, kazandıklarının ve yediklerinin temiz ve helâlinden olmasına çok dikkat ederlerdi. Hattâ, İbrahim bin Edhem Hazretleri, ücretle bahçe bekçiliği yapmıştı. Bâyezid-i Bestamî (k.s.) Hazretleri, mürîdleri ile amele pazarına gider, helâl kazanacakları işlerde çalışırlardı. Böyle çok dikkat eden zâtlara ise Allâhü Teâlâ, bir husûsiyet vermiştir ki bazısı, şüpheli bir yiyeceğe elini uzattığı zaman parmağındaki damar hareket eder, bazısına o yiyecekten kötü bir koku gelir, bazısı da o yiyeceği pis bir sûrette görürdü. Bu alâmetlerden bir alâmet görürlerse o yemeğe el sürmezlerdi.
Abbâsîler zamanında Bağdat’ta haram ve şüpheli şeylerden son derece sakınan bazı hanımlar vardı. Geceleyin evlerinin damına çıkıp ay ışığında iplik eğirirlerdi. Bazı gecelerde halifenin hizmetlileri, ellerinde meşalelerle o taraftan geçerlerdi. O hanımlar, başkasına ait ışıkta yaptıkları işe şüphe karışır diye meşalelerin aydınlığı vurunca ellerindeki işi bırakırlardı.
Helâl olan yemeğin bile fazlasını yemekten, büyük zarar hâsıl olur. Takvâ ehli, mübah olan her şeye ruhsat vermeyip fazlasını terk edendir. Denilmiştir ki her haram ve mekruh olan şeyin yolunda bir melek ve bir şeytan oturur. O melek, insanı, “Bu, haram ve mekruhtur, ondan sakın.” diye ikaz eder. Şeytan ise “Gel şu işi yap.” diye onu teşvik eder.
Hâsılı; insanın haram veya şüpheli bir şey yemesindense aç durması daha hayırlıdır.
Hicrî: 06 Rebîulâhir 1446 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder