قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ الشَّيْطَانَ ذِئْبُ الْإِنْسَانِ كَذِئْبِ الْغَنَمِ يَأْخُذُ الشَّاةَ الْقَاصِيَةَ وَالنَّاحِيَةَ فَإِيَّاكُمْ وَالشِّعَابَ وَعَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ وَالْعَامَّةِ. (حم)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق كى شيطان ، سورودن آيريلان و تك باشنه قلان قويونى ياقالايان بر قورت كبى ، إنسانه ( مصلات اولان ) بر قورتدور . او حالده سز ده تفرقايه دوشمكدن صاقنيك . ( أهل سنت و ) جماعتدن و طوبلولقدان ( سوادى آزام ، دان ) آيرلماين . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak ki şeytan, sürüden ayrılan ve tek başına kalan koyunu yakalayan bir kurt gibi, insana (musallat olan) bir kurttur. O hâlde siz de tefrikaya düşmekten sakının. (Ehl-i Sünnet ve) Cemâat’ten ve topluluktan (sevâd-ı âzam’dan) ayrılmayın.”
(Müsned-i Ahmed)
Hicrî: 24 Zilhicce 1445 Fazilet Takvim
ŞEYTAN’IN YARDIMCISI OLMAKTAN SAKININ
İsmail Hakkı Bursevî (rah.) Hazretleri şöyle anlattı:
Evliyâullahtan birisi Bağdat’tan dönüp giderken yolda şeytana rastgelmiş. Şeytana “Bağdat’ta yerini kime bırakıp da çıktın.” dediğinde şeytan, “Bişr el-Merîsî’yi bıraktım” demiş. Meğer o zaman Bağdat’ta İmâm Ebû Yûsuf (rah.) Hazretlerinin talebelerinden Bişr isminde birisi varmış. Kendisi Ehl-i Sünnet yolundan ayrıldığı gibi Bağdat halkını da bu hak yoldan çıkarmaya çalışırmış. Kur’ân-ı Kerîm hakkında olmayacak sözler söylermiş.
İşte Bişr, halkı dalâlete sürüklemekte, şeytanın Bağdat’ta yardımcısı olmuş ve şeytana uymakla da sureti, onun suretine bürünmüştür. Bu gibi kimseler ne kadar âlim de olsalar câhil hükmündedirler.
Dikkatle bakılmalıdır ki İmâm Ebû Yûsuf Hazretleri gibi müctehid bir zâta talebe olmuşken nasıl bir dalâlete düşmüş ve diriden ölü çıkmıştır. Nitekim “Kendi nefsinin hastalığından haberi olmayan, halkın nefsini nasıl ıslâh edebilir. İlimden haberi olmayan, başkasına muallim; âmâ olan, başkasına rehber; hasta olan, başkasına doktor; bidat ehli olan, başkasına nasıl hidayet rehberi olabilir.” denilmiştir. Binâenaleyh ilim tahsil eden kişi, dînî ilimleri maneviyatla öğrenmelidir. Yoksa Peygamberlerin değil, maâzallah şeytanın vârisi ve halifesi olur.
AKLINIZDA BULUNSUN: 9’LA ÇARPMAK
Çocuklar için çarpım tablosunun en zor kısmı, 9’lu olanıdır. Ama akılda tutmanın da çok kolay bir yolu var. Şöyle ki:
Önce iki elinizi açın. Avuç içleri yüzünüze gelecek şekilde kaldırın. Meselâ 9’u 4’le mi çarpmak istiyorsunuz? Öyle ise, sol elinizden parmaklarınızı saymaya başlayıp dördüncü parmağınızı bükün. Bükülen parmağın sol tarafında 3, sağ tarafında da 6 parmağınız açık kalsın. 3 ile 6’yı yan yana getirdiğiniz zaman, netice ortaya çıkar: 4 kere 9, eşittir 36.
Yine 9’u 8’le çarpalım. Bu işlem için de, soldan sayarak sekizinci parmağı bükün. Görüleceği üzere, bükülen parmağın sol tarafında 7 parmak, sağ tarafında ise 2 parmak açık kalacaktır. 9’la 8’in çarpımının 72 olduğu görülecektir.
Hicrî: 24 Zilhicce 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder