قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَقُولُ اللهُ سُبْحَانَهُ: يَا ابْنَ آدَمَ تَفَرَّغْ لِعِبَادَتِي أَمْلَأْ صَدْرَكَ غِنًى وَأَسُدَّ فَقْرَكَ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ مَلَأْتُ صَدْرَكَ شُغْلًا وَلَمْ أَسُدَّ فَقْرَكَ. (هـ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : الله سبحانه شويله بيورويور : أى آدم اوغلى ! بانه عبادت إيجن قلبنى هر شيدن بوشالط كى قلبنى زنكنلكله دولدورايم ، فقيرلك قابنىقاباطايم . بويله يابمازسان قلبنى دنيا مشغوليتلريله دولدوروروم ، فقيرلك قابنى ده قاباطمام . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allah Sübhânehû şöyle buyuruyor: Ey âdemoğlu! Bana ibadet için kalbini her şeyden boşalt ki kalbini zenginlikle doldurayım, fakirlik kapını kapatayım. Böyle yapmazsan kalbini dünya meşguliyetleriyle doldururum, fakirlik kapını da kapatmam.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 16 Zilhicce 1445 Fazilet Takvim
KALBİN HÂLLERİ
Erzurumlu İbrahim Hakkı (rah.) Hazretleri, kalbin bazı hâllerini şöyle bildirir:
Kalbin hâllerinden biri, ona hem dost ve hem düşmanın gelmesidir. Zira kalbe hem melek tarafından hayra çağıran ilham, hem de şeytan tarafından şerre çağıran vesvese gelir. İşte bu iki davetten, şeytanın davetini bırakıp hayra yönelmek son derece güçtür. Bu sebeple hayra yönelmeye azmetmelidir.
Kalbin bir hâli de; onun meşguliyeti, diğer âzâların meşguliyetinden daha fazla olmasıdır. Çünkü o, akıl ile hevânın (nefsin arzularının) birbiriyle kavga ve mücadele sahasıdır. Şu hâlde böyle bir savaştan gaflet edip habersiz olmak çok büyük bir eksikliktir. Böyle bir kaleyi, nefsin hevâsından (arzularından) ve şeytanın vesvesesinden korumak lâzımdır.
Kalbin diğer bir hâli; ona, düşüncelerin devamlı gelmesi, hiç durmayan yağmur gibi gece gündüz inmesidir. Zira kalp, iki gözkapağı arasında olan göz gibi değildir ki, kapamakla rahat bulsun. Kalp, dişler ile iki dudak arasındaki dil gibi değildir ki susmak ile selamet bulabilsin. Bilakis insan kalbi, fikir okları için dikilen bir nişan gibidir ki, hiçbir zaman ve hiçbir halde o oklardan kurtulamaz. Öyleyse kalbin kötü düşüncelerden korunması zor bir iştir, kolaylıkla olmaz. Bunlardan korunmak lâzımdır.
Kalbin bir hâli de; dönmeye ve değişmeye çok müsait olduğundan, afetler kalbe çok çabuk ulaşır. Ona isabet eden afetin en aşağı derecesi, kasvet (kalp katılığı) ve dünyaya meyil ve muhabbettir. En son derecesi ise küfür, sapkınlık ve Allâhü Teâlâ’yı inkârdır.
Onun için Allâh’ın has kulları, kalpleri husûsunda tam bir ihtimam ile gayret edip Hak Teâlâ’yı kalp ile zikir etmeyi kendilerine âdet edinmişlerdir. Böylece Cenâb-ı Hakk’ın yardımıyla doğru yolu bulmuşlar ve hak yolunda dâim kalmışlardır.
Hicrî: 16 Zilhicce 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder