20 Mayıs 2021 Perşembe

SÂLİH AMELLERDEN MAKSAT NEDİR?

 

قَالَ اللهُ تَعَالَى:  وَمَنْ يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَاُولٰٓئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلٰى. (سورة طه، ٧٥)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  : هركيم ده او ( ربى ) نه مؤمن اولرق ، صالح عمللر إشلمش بر حالده كلرسه ِده اونلره أك يوكسك درجلر واردر  . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Her kim de o (Rabbi)ne mümin olarak, sâlih ameller işlemiş bir hâlde gelirse işte onlara en yüksek dereceler vardır.”

(Tâhâ Sûresi, âyet 75)

Hicrî:   08   Şevval     1442    Fazilet Takvim

 

SÂLİH AMELLERDEN MAKSAT NEDİR?

 

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:

Allâhü Teâlâ, âyet-i kerîmelerin bir çoğunda, cennete girmeyi salih amellere bağlamıştır. Bunların neler olduğu hakkında uzun zamandan beri tereddütteyim. Bahsedilen bu ameller; (acaba) sâlih amellerin tamamı mı, yoksa bazısı mı? Eğer tamamı ise bu çok zordur. Çünkü bütün sâlih amelleri yapabilen çok az kimse olur. Eğer bazısı ise, onların da hangi ameller olduğu belli değil. Nihâyet, sırf Allâhü Teâlâ’nın fazlı ile bana şöyle bildirildi;

(Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde emredilen) sâlih amellerden maksat, üzerine İslâm’ın bina kılındığı beş rukündür, (yani İslâm’ın şartları olan; kelime-i şehâdet, namaz, zekat, oruç ve hacdır). Bu beş esas, hakkıyla yerine getirilirse kurtuluş ümid edilir. Çünkü bu beş esas, hadd-i zâtında (aslında) sâlih amellerdir; günahlara ve kötülüklere perdedirler. Allâhü Teâlâ’nın: “...Şüphe yok ki namaz fahşâdan (hayâsızlıklardan) ve münkerden (aklın ve şerîatin beğenmeyeceği uygunsuzluktan) nehyeder.” âyeti de bu manaya şahittir. Bu beş rukün yerine getirilirse Allâhü Teâlâ’ya karşı şükrün eda edilmiş olması ümid edilir. Şükrün edası hâsıl olunca da azaptan kurtuluş hâsıl olur. “Siz şükreder, iman ederseniz Allah, size ne diye azap etsin?” (Nisâ Sûresi, âyet 147) buyurulmuştur. O hâlde, insanın İslâm’ın beş şartını yerine getirebilmesi, husûsiyle de ‘dinin direği olan’ namazı kılmaya son derece gayret göstererek bütün gücünü ortaya koyması lâzımdır. Mümkün olduğu kadar namazın edeplerinden en küçük bir edebi dahi terk etmeye razı olmamalıdır.

Namaz ibadetini tam yapan (vaktinde ve rukünlerine riâyet ederek kılan) kişi, İslâm’ın esaslarından büyük bir aslı yerine getirmiş, kurtuluş için sapasağlam bir ipe tutunmuş ve kurtulmuştur. Muvaffakiyet Allâhü Teâlâ’dandır…

(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1, m. 304)

Hicrî:   08   Şevval     1442    Fazilet Takvim

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder