عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ : أَوْصَانِي خَلِيلِي بِثَلَاثٍ لَا أَدَعُهُنَّ حَتَّى أَمُوتَ صَوْمِ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ وَصَلَاةِ الضُّحَى وَنَوْمٍ عَلَى وِتْرٍ. (خ)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " حليلم ( قلبى دوسطم رسول الله صلى الله عليه وسلم ) ، بانه اؤج شى وصيت أتدى كى اونلارى اؤلنجيه قدار ترك أتمم : هر آيدان اؤج كون اوروج ( طوطمق ) ، ضحى نمازى ( قلمق ) و وتر نمازى قلبده اويومق . "
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivâyet olundu, o dedi ki: “Halîlim (kalbî dostum Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem), bana üç şey vasiyet etti ki onları ölünceye kadar terk etmem; her aydan üç gün oruç (tutmak), duhâ namazı (kılmak) ve vitir namazı kılıp da uyumak.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 25 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
HUNEYN’DE MELEK ORDUSU
Huneyn Harbi, hicretin 8. yılında Mekke’nin fethinden sonra Müslümanlarla; Hevâzin ve Sakîf kabîleleri arasında Huneyn Vadisi’nde olmuştur. Harbin başında, İslâm askeri, sayılarının düşmandan fazla olmalarına güvendiklerinden dolayı bozguna uğrayınca, Resûl-i Ekrem (s.a.v.), merkezde birkaç sahâbiyle yapayalnız kalıvermişti. Daha sonra Hazret-i Allah, Resûlüne ve müminlere sekînetini (kalplere sukûnet veren rahmetini) ve görmedikleri askerlerini indirdi ki bunlar, meleklerdir. Adetlerinin beş bin veya sekiz bin veya on altı bin olduğu hakkında üç farklı rivayet vardır. Bunların inmesindeki hikmet, müminleri takviye edip rahatlatmak; müşriklerin kalplerine de korku salmak idi.
Hevâzin ve Sakîf ordularının başkumandanı Mâlik bin Avf, adamlarından üç kişiyi casus olarak göndermişti. Bunlar Müslümanların vaziyeti hakkında Mâlik’e haberler getireceklerdi. Gidenler, sinirleri bozulmuş, titrer bir hâlde dönüp geldiler. Mâlik bin Avf onlara, “Yazıklar olsun sizlere! Nedir bu hâliniz?” diye sordu. Casuslar, “Beyaz, parlak yüzlü, alaca atlar üzerinde öyle adamlar gördük ki; vallâhi, gördüğün şu hâle düşmekten kendimizi tutamadık. Biz, yeryüzü halkı olarak onlarla çarpışamayız. Gök halkı olsaydık, çarpışırdık! Onların gözleri, insanın yüreğini yerinden oynatır. Sen, bizi dinlersen, hemen kavminin yanına dön! Eğer şu halk bizim gördüklerimizi görecek olurlarsa, onlar da bizim düştüğümüz hâle düşerler!” dediler.
Mâlik bin Avf, “Yazıklar olsun size! Hayır! Siz, ordunun korkaklarısınız!” dedi. Ordu içinde bunu yayıp da orduyu korkuya ve tefrikaya düşürmesinler diye, onları yanında alıkoydu ve “Bana gözü pek bir adam gösteriniz!” dedi. En cesur birini gösterdiler. O da gitti ve bir müddet sonra öncekiler gibi, perişan bir hâlde döndü.
Mâlik, ona “Ne gördün?” diye sordu. Adam, “Beyaz, parlak yüzlü, alaca atlar üzerinde öyle askerler gördüm ki, onlara bakmaya bile tâkat getirilemez! Vallâhi, şu perişan hâle düşmekten kendimi koruyamadım!” dedi. Lâkin casusların bu sözleri, Mâlik bin Avf’ı müminlerle savaşmaktan vazge-çiremedi. Neticede de mağlup oldu.
Hicrî: 25 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder