قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ وَذٰلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ.(م)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " سزدن كيم بر كوتولك كورورسه ، اونى أليله دكشترسين . أليله دكشترميه كوجو يتمزسه ، دليله دكشترسين . دليله دكشترميه ده كوجو يتمزسه ، قلبيله راضى اولمايب ، اونى إنكار أتسين . بويله قلبيله اولان إنكار إيسه إمانين أك ضعيف دره جسيدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Sizden kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle razı olmayıp, onu inkâr etsin. Böyle kalbiyle olan inkâr ise imanın en zayıf derecesidir.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 24 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
PEYGAMBERİMİZİN REBÎA’YI EVLENDİRMESİ
Rebîatü’l-Eslemî (r.a.) buyurdu ki: “Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)’e hizmet ediyordum. Buyurdular ki: ‘Yâ Rebîa, evlenecek misin?’ Ben de ‘Evlenmek istemiyorum, zira benim hanımımı geçindirecek imkânım yok, beni sizden alıkoyacak şeyleri de sevmiyorum.’ dedim. Benden yüz çevirdiler. Sonra ikinci defa, ‘Yâ Rebîa, evlenecek misin?’ buyurdular. Ben yine aynı şekilde cevap verdim. Benden yine yüz çevirdiler. Sonra kendi kendime dedim ki: ‘Vallâhi, Resûlullah (s.a.v.) dünya ve âhirette benim için iyi olanı elbette benden daha iyi bilir. Vallâhi eğer bir daha sorarsa, ‘Evet’ diyeceğim. Bana tekrar, ‘Yâ Rebîa, evlenecek misin?’ buyurdular. Ben de bu defa, ‘Evet, yâ Resûlallah, bana dilediğinizi emredin.’ dedim.
‘Falan âileye git, onlara, beni, Resûlullah (s.a.v.) gönderdi ve beni falanca (hanım) ile evlendirmenizi emretti de’ buyurdu. Onlara gittim Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin sözlerini ilettim.
‘Resûlullâh’a (s.a.v.) selam olsun, onun gönderdiği kişiye de selam olsun. Vallâhi Resûlullâh’ın gönderdiği kişi, istediğini almadan buradan dönmez.’ dediler ve beni nikâhladılar, bana çok iyi davrandılar ve bana hiç çeyiz sormadılar.
Resûlullâh’a (s.a.v.) üzgün bir şekilde döndüm ve dedim ki: ‘Yâ Resûlallâh, çok cömert bir kavme gittim, beni nikâhladılar, çok iyi davrandılar ve bana hiç çeyiz sormadılar. Lâkin bende onlara verebilecek hiç mehir yok.’ Resûlullah (s.a.v.), yanında bulunan Büreyde’ye: ‘Bir hurma çekirdeği ağırlığında altın bulup getirin.’ buyurdu. Getirdiklerinde bana, ‘Bunu onlara götür ve ‘Bu, onun mehridir.’ de.’ buyurdular. Onlara gittim ve ‘Bu, onun mehridir.’ dedim. Kabul ettiler ve razı oldular. Resûlullâh’a (s.a.v.) tekrar üzgün olarak döndüm. Bu defa bana, ‘Yâ Rebîa, seni üzen şey nedir?’ buyurdular. Dedim ki: ‘Yâ Resûlallah (s.a.v.), onlardan daha cömert bir kavim görmedim, onlara götürdüğüme razı oldular. ‘Çok ve güzel’ dediler. Bende ise düğün yemeği için ikram edecek bir şey yok.” Resûlullah (s.a.v.): ‘Yâ Büreyde, onun için bir tane koyun bulup getirin.’ buyurdular. Büyük ve besili bir koç getirdiler.
âile de ‘Ekmek bizden, yemek sizden olsun’ dediler. Bu et ve ekmekle, yemeği de vermiş oldum.”
Hicrî: 24 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder