HASTALIĞA SABRIN MÜKÂFÂTI

 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  اَلْمُؤْمِنُ بِخَيْرٍ عَلَى كُلِّ حَالٍ تُنْزَعُ نَفْسُهُ مِنْ بَيْنِ جَنْبَيْهِ وَهُوَ يَحْمَدُ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ. (ن)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  ( حقيقى ) بر مؤمنك ، هر حالى خيرليدر . ( أؤيلكى ) روحى بدنندن جقارلرده او ، ينه الله و جله ، يه حمد أدر  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(Hakîkî) bir müminin, her hâli hayırlıdır. (Öyle ki) rûhu bedeninden çıkarılır da o, yine Allah Azze ve Celle’ye hamd eder.”

(Sünen-i Nesâî)

Hicrî:   02   Recep     1442    Fazilet Takvim

 

HASTALIĞA SABRIN MÜKÂFÂTI

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:

“Kendisine isabet eden hastalık sebebiyle hüzünlenen, ona sabredemeyen mümine şaşılır. Kendisi için o hastalıkta neler olduğunu bilse, ömür boyu hasta kalmak isterdi.”

Sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) mübarek başını semaya kaldırıp tebessüm buyurdular. Bunun üzerine Ashâb-ı Kirâm, “Yâ Resûlallah! Neden mübarek başınızı semaya kaldırıp akabinde tebessüm buyurdunuz?” diye sual ettiler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:

“İki meleğe hayret ettim; onlar devamlı mescitte olan bir kulu arıyorlardı, fakat bulamadılar. Sonra dönüp ‘Ey Rabbimiz! Biz senin falan kulunun gece ve gündüz yapmış olduğu ibadetleri yazmakta idik. Şimdi ise onu hastalığa dûçâr olmuş bir hâlde bulduğumuzdan yazacak bir amelini bulamadık.’ dediler. Allâhü Teâlâ, o meleklere şöyle buyurdu:

‘Kulumun gece ve gündüz mutad olarak yapmakta olduğu ibadetlerinin sevabını, hiçbir şey eksiltmeksizin (işlemiş gibi) yazmaya devam edin. Hastalığının mükâfatı benim üzerimedir. Onun, hasta iken yapabildiği şeylerin mükâfatı da ayrıca vardır.’ buyurdular.”

 

GÜZEL AMEL İŞLEMEDEN GEÇEN GÜNLER

 

Mâlik bin Dînâr (rah.) şöyle anlatır: Basra kabristanına girdim, baktım, evliyâdan Sa‘dûn (rah.) da orada idi. Ona, “Nasılsın? Hâlin nasıl?” diye sordum.

“Yâ Mâlik! Hiçbir hazırlığı ve azığı olmadığı hâlde uzak bir sefere çıkmayı murad ederek akşamlayıp sabahlayan ve kulları arasında adâletle hüküm verecek olan Rabb’inin huzuruna çıkarılacak kişinin hâli nasıl olur?” dedi. Sonra gözyaşları içinde ağlamaya başladı. “Niçin ağlıyorsun?” dedim. Şöyle cevap verdi:

“Allâh’a yemin olsun ki! Ne dünya hırsından ne de ölümden yahut kabirde çürümekten korktuğumdan ağlıyorum. Ağlamamın sebebi, güzel amel işlemeden geçen günlerimdir.”

Hicrî:   02   Receep     1442    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"