1 Ekim 2020 Perşembe

İLÂHÎ NASÎHATLER


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  إِنَّ لِكُلِّ دِينٍ خُلُقًا وَخُلُقُ الْإِسْلَامِ الْحَيَاءُ. (هـ)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  هر دينين بر ( تمل ) آخلاقى واردر ، إسلاميك آخلاقى ده حيادر  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Her dînin bir (temel) ahlâkı vardır; İslâm’ın ahlâkı da hayâdır.

” (Sünen-i İbn-i Mâce)

Hicrî:   14    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 İLÂHÎ NASÎHATLER 

 

Vehb bin Münebbih el-Yemânî (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den şöyle rivâyet etmiştir: “Allâhü Teâlâ, Dâvud Aleyhisselâm’a şöyle vahyetti: ‘İsrâiloğullarına git (ve de ki), ‘Muhakkak ben onların namazlarına ve oruçlarına bakmam. (Onların namazları ve oruçları kulluk borçlarıdır.) Lâkin bir şeyde (helâl mi, haram mı, sevap mı, günah mı? diye) şüphe etseler ve benim için onu terk etseler, işte ben o zaman onlara yardım edip rahmetimle muâmele ederim.’

‘Yâ Dâvûd! Beni isteyen her kimi görürsen, sen onun hizmetkârı ol. Yâ Dâvûd! Dünya ile sarhoş olan âlimlerin (affını) benden isteme. Zîrâ onlar benim muhabbetimden çıkmışlardır. Benim hâlis kullarımın yollarını da benden kesmişlerdir. Hakîkî kutta-ı tarîk (yol kesici, eşkıyâ) onlardır.’

‘Yâ Dâvûd! Beni sev, beni seveni de sev ve beni halka sevdir.’ Bunun üzerine Dâvûd Aleyhisselâm: ‘Yâ Rabbi, seni severim, seni seveni de severim. Ama seni nasıl sevdirebilirim?’ diye suâl edince, Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: ‘Beni onların yanında anlat ve benim nimetlerimi, ihsanlarımı onlara bildir. Benim gâyet cömert, merhametli ve lütufkâr olduğumu onlar da bilsinler.’

‘Yâ Dâvûd! Fakirler benim ıyâlim (geçimini sağlayacağım kişiler) mesâbesindedir. Eğer benim izzetim hakkı için mal mülk sâhibi kimseler ıyâlime ihsânda bulunurlarsa onların mallarını ziyâdeleştirir ve onları cennetime koyarım. Eğer onlar, benim fakir kullarıma cimrilik ederler ise mallarını ziyâdeleştirmem ve onları cennetime koymam.’

‘Yâ Dâvûd! Bu halk, hem fâsık ve fâcir kimselerin amelini işlerler hem de takva sahibi sâlih kimselerin makâmını isterler.’ “Heyhât, o vaad olunduğunuz şey ne kadar uzak.” (Mü’minûn Sûresi, âyet 36)

‘Yâ Dâvûd! Kapıma kim geldi de ben ona kapımı açmadım? Kim benden bir şey istedi de ben ona vermedim? Kim duâ etti de duâsını kabul etmedim? Kim beni andı da ben onu anmadım?”

(Envâru’l-Âşıkîn)

Hicrî:   14    Safer     1442    Fazilet Takvim       

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder