عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ رَضِىَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: ... كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى للهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا يَضْحَكُ إِلَّا تَبَسُّمًا... (ك)
جابر بن سموره دن ( رَضِىَ اللهُ عَنْهُ ) شويله روايت اولندى ، او ده دكى ، : " رسول الله أفنديمز ﷺ آنجق تبسم ايله كولردى . "
Câbir bin Semure’den (r.a.) şöyle rivayet olundu, o dedi ki: “...Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem ancak tebessüm ile gülerdi...”
(Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî: 10 Rebiulevvel 1442 Fazilet Takvim
MEVCÛDÂTIN EN ÜSTÜNÜ -2
Âlim bir zât demiştir ki: Peygamberlerden dördüne henüz çocukluk hâllerinde iken dört büyük nimet ihsân olunmuştur:
Yûsuf Aleyhisselâm’a kuyuda iken vahiy;
Yahyâ Aleyhisselâm’a daha çok küçük yaşta hikmet,
Îsâ Aleyhisselâm’a beşikte konuşmak;
Süleyman Aleyhisselâm’a da hakîkatleri idrâk nimeti ihsan olunmuştur.
Resûlullah Efendimize (s.a.v.) ise bunlardan daha üstünü, daha mükerrem ve büyük olanı ikrâm olunmuştur ki, Allâhü Teâlâ, ona daha doğar doğmaz secde etmeyi ve Allâh’ın resûlü olduğuna şehâdet getirmeyi ihsan etmiştir.
Malumdur ki, Müslümanlar arasında söylenen her sözde ihtilaf olması mümkündür, ancak ‘Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullah’ sözünde ihtilaf olması mümkün değildir. O sözü hiç kimse söylemese de onun manası kat’îdir.
Yine o, sadrı yarılıp kalbine nur doldurulmakla, son peygamber olmakla, doğumu esnâsında meleklerin ve hûrilerin kendisine hizmet etmesiyle, daha doğmadan henüz âlem-i ervâhta nübüvvet verilmekle ikrâm olunmuştur. Fazîlet ve üstünlük olarak bunlar ona yeter.
O hâlde ümmeti olarak bütün müminlerin onun şerîatine tazîm ve hürmete, sünnetlerini ihyâya salevât ve duâlarla ona yakınlaşmaya, bu sebeple de Cenâb-ı Hakk’ın indinde derecelere nâil olmaya gayret etmeleri lazımdır.
İmâm Suyûtî Hazretleri de der ki: “Ümmeti olarak Resûlullah Efendimizin (s.a.v) doğumuna açıkça şükretmek bizim üzerimize elbette lâzımdır.”
(Tefsîr-i Rûhu’l-Beyan)
Hicrî: 10 Rebiulevvel 1442 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder