21 Ekim 2020 Çarşamba

NAMAZ VE ZEKÂT


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى :  اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ. (سورة البقرة، ٣)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  ( او تقوى صاحبلريكى ) اونلر غيبه إنانرلر ، نمازى دوسدوغرى قيلارلر، نمازى دوسدوغرى قلارلر ، كنديلرينه رزق اولرق ورديكمز شيلردن ده ( الله يولنده ) حارجارلر  . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(O takvâ sâhibleri ki) onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de (Allah yolunda) harcarlar.”

 (Bakara Sûresi, âyet 3)

Hicrî:   04    Rebiulevvel     1442    Fazilet Takvim

 

 NAMAZ VE ZEKÂT

 

Bakara Sûresi’nin 3. âyet-i kerimesinde, îmandan sonra iki amel (namaz ve zekât) zikrolunmuştur.

Namaz, hayat kademelerinden huzur-ı ilâhîye çıkaran bir mîrac olduğu gibi zekât da o mîracta alınan bir ilâhî memuriyetin köprüsüdür. Ve her Müslüman, bu köprüyü yapıp geçmeye, yani zekât vermek için helâl mal kazanıp nisâba mâlik olmaya çalışacak ve henüz verecek hâlde değil ise en azından onun ulviyetine îman ile dopdolu olacaktır. Yani Müslümanın gözü, zekât almaya değil, vermeye matuf bulunacak ve ancak çaresiz kaldığı zaman zekât ve sadaka alabilecek ve aksi halde aldığının haram olduğunu unutmayacaktır.

Bu suretle kurulan İslâm cemaatinin namazında ne büyük bir tevhit kuvveti bulunacağı ve bunların o muhteşem İslâm binasını yapıp tamamlamak için nasıl bir aşk ve şevk ile mücâhedeye atılacakları (çalışacakları) düşünülürse, İslâm dininin esasındaki ulviyet ve bu âyetlerle o muttakilere verilen pâye-i medhin (övmenin) ehemmiyeti derhal anlaşılır.

Görülüyor ki bu âyette, imandan sonra iki amel; namaz ve zekât zikrolunmuştur ve şerîatta (dinde) bunlar diğerlerinden evvel farz kılınmıştır. Çünkü bunlar, bütün ibâdetlerin aslıdır ve burada bilhassa zikredilmeleri sadece husûsiyetlerinden dolayı değil, diğerlerinin çeşitliliğine işareti de ihtiva ettiklerinden dolayıdır. Zîrâ bütün ibâdetler iki kısma ayrılır: Biri bedenî ibâdetler, diğeri mâlî ibâdetlerdir. Hac gibi hem bedenî ve hem mâlî olan üçüncü bir kısım dahi bu iki kısmın birleşmesidir.

Binâenaleyh namaz bütün bedenî ibâdetlerin, zekât da bütün mâlî ibâdetlerin asıl temsilcisidir ve bunlar îmânı teyid eden ve meydana çıkaran amellerdir.

(Elmalılı Tefsiri)

 

NÂBÎ’NİN HAYRİYESİ’NDEN

 

Farzdır etme sakın fevt-i salât

İktidârın var ise hacc u zekât

Kıl edâsında derûnî tek ü tâz

Birinin fevtine gösterme cevâz

Olma gerden-keş-i fermân-ı ganî

Her ne emrettiyse eyle ânı.

Manası: Namaz farzdır asla geçirme, gücün var ise hacca git, zekâtını ver. Hiçbirini geçirmeyi caiz görme ve edâsı için gayret et. Hz. Mevla’ya asi olup da emrinden çıkma.

Hicrî:   04    Rebiulevvel     1442    Fazilet Takvim

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder