قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِعْلَمْ أَنَّكَ لَا تَسْجُدُ
لِلهِ سَجْدَةً إِلَّا رَفَعَكَ اللهُ بِهَا دَرَجَةً وَحَطَّ عَنْكَ بِهَا
خَطِيئَةً. (حم)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " بلكى
، محقق الله إيجن يابديغيك هربر سجده سببيله الله تعالى سنى ( يك مرتبنى ) يوجه بر
دره جيه يوكسلتر و كوناحلرنى ده سيلر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Bil ki, muhakkak Allah için yaptığın her bir secde sebebiyle Allâhü Teâlâ
seni(n mertebeni) yüce bir dereceye yükseltir ve günahlarını da siler.”
(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî: 03 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
NAMAZIN EHEMMİYETİ
Namaz, Hazret-i Allah ile kul arasında bir sıla (buluşma), kulun huzûrullâha çıkıp kulluğunu arz etmesidir.
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, bir mektuplarında buyuruyorlar ki:
“Namaz, kelime-i şehâdetten sonra İslâm’ın en mühim ikinci şartıdır. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de, ‘Zikrim için namaz kıl’ (Tâhâ Sûresi, âyet 14) buyuruyor.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, ‘Namaz, müminin mîracıdır.’ ve “Kulun Allâh’a en yakın olduğu an, namazda secdede olduğu andır’ buyurmuşlardır. Yine Peygamber Efendimizin (s.a.v.), ‘Benim Allah ile beraber olduğum bir vakit vardır...’ buyurduğu husûsî vakit, namazdır.
Namaz, günahları yok edici bir ibâdettir.
Namaz; namaz kılanı, fuhşiyâttan (edepsizlikten) ve münkerâttan (akıl ve şeriata uymayan her şeyden) nehyeder.
Namaz, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.), ‘Beni rahatlat ya Bilâl!’ buyurarak, îfasıyla rahatlamayı talep ettiği bir ibâdettir.
Namaz, dînin direğidir. Namaz, İslâm ile küfür arasını ayıran bir ibâdettir.”
Hz. Enes (r.a.) rivâyet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin, vefat ederken yaptığı vasiyeti şu idi: “Aman namaza sarılın! Köle ve câriyelerinizin hukûkuna riâyet edin.”
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, bir mektuplarında buyuruyorlar ki:
“Namaz, kelime-i şehâdetten sonra İslâm’ın en mühim ikinci şartıdır. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de, ‘Zikrim için namaz kıl’ (Tâhâ Sûresi, âyet 14) buyuruyor.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, ‘Namaz, müminin mîracıdır.’ ve “Kulun Allâh’a en yakın olduğu an, namazda secdede olduğu andır’ buyurmuşlardır. Yine Peygamber Efendimizin (s.a.v.), ‘Benim Allah ile beraber olduğum bir vakit vardır...’ buyurduğu husûsî vakit, namazdır.
Namaz, günahları yok edici bir ibâdettir.
Namaz; namaz kılanı, fuhşiyâttan (edepsizlikten) ve münkerâttan (akıl ve şeriata uymayan her şeyden) nehyeder.
Namaz, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.), ‘Beni rahatlat ya Bilâl!’ buyurarak, îfasıyla rahatlamayı talep ettiği bir ibâdettir.
Namaz, dînin direğidir. Namaz, İslâm ile küfür arasını ayıran bir ibâdettir.”
Hz. Enes (r.a.) rivâyet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin, vefat ederken yaptığı vasiyeti şu idi: “Aman namaza sarılın! Köle ve câriyelerinizin hukûkuna riâyet edin.”
İŞLENİLEN AMELİN SEVABINI BAŞKASINA BAĞIŞLAMAK
Bir kimsenin işlediği amelin sevâbını başkasına bağışlaması, hediye etmesi Ehl-i Sünnet ve Cemâat mezhebinde câizdir. Gerek namaz, oruç ve hac olsun, gerek sadaka, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti ve zikirler nevinden bulunsun, kişi işlediği amelin sevâbını başkasına bağışlayabilir.
Sevâb bahşolunan kimse meyyit (vefat etmiş) ise o sevap ona ulaşır ve faydasını görür. Hadîs-i şerîflerde buna delâlet eden deliller olduğu gibi fetvalar da vardır. Bir fetva şöyledir:
Zeyd, hacca gidip usulüne göre haccını tamamlayıp o haccın sevâbını vefat etmiş olan Bekir’e bağışlasa o haccın sevâbı, Bekir’in olur mu? El-cevap:
Olur. Ancak bir kimsenin kılacağı namazı ve tutacağı orucu, başka bir kimsenin kılması ve tutması câiz olmaz.
Sevâb bahşolunan kimse meyyit (vefat etmiş) ise o sevap ona ulaşır ve faydasını görür. Hadîs-i şerîflerde buna delâlet eden deliller olduğu gibi fetvalar da vardır. Bir fetva şöyledir:
Zeyd, hacca gidip usulüne göre haccını tamamlayıp o haccın sevâbını vefat etmiş olan Bekir’e bağışlasa o haccın sevâbı, Bekir’in olur mu? El-cevap:
Olur. Ancak bir kimsenin kılacağı namazı ve tutacağı orucu, başka bir kimsenin kılması ve tutması câiz olmaz.
(Nimet-i İslam)
Hicrî: 03 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder