قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وُزِنَ حِبْرُ الْعُلَمَاءِ
بِدَمِ الشُّهَدَاءِ فَرَجَحَ عَلَيْهِمْ. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " عالملريكمركبى
، سهيدلريك قانى إيله طارطلدى ده عالملريك مركبى اونلردان آغير كلدى ."
Resûlullah
Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Âlimlerin mürekkebi,
şehitlerin kanı ile tartıldı da âlimlerin mürekkebi onlardan ağır geldi.”
(Münâvî, Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 02 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
BİR OSMANLI ÂLİMİ: Molla Alâüddîn Ali Arabî
Molla Alâüddîn Ali (rah.), aslen Halebli olup evvelâ memleketindeki âlimlerden ilim tahsil etti. Sonra Anadolu’ya gelip Bursa’da Yıldırım Medresesi’nde Molla Gürânî Hazretlerinin derslerine katıldı.
İlk İstanbul kâdîsı Hızır Çelebi’den de hayli ilimler tahsil ettikten sonra Edirne Dârulhadîs Medresesi’nde Molla Fahreddîn Acemî’nin muîdi (yardımcısı) olup talebelere gece gündüz ilim öğretmeye başladı. Bu esnada Şerh-i Akâid’e hâşiye yazdı. Sonra Bursa’da Sultan Murad’ın bina ettiği Kaplıca Medresesi’nde müderris oldu. Halvetiyye şeyhlerinden Şeyh Alâüddîn’e (rah.) intisâb ederek seyr ü sülûkünü tamamladı ve zâhirî ve mânevî ilimlerde kemâle erdi.
Sahn-ı Semân müderrisliği de yapan Molla Ali (rah.), şeyhülislamlık makamına kadar yükselmiştir. Hicrî 901 (M. 1496) tarihinde vefât etmiş olup kabri Eyüp’de İdris Köşkü yolu üzerindedir.
Molla Ali (rah.), Manisa’da bulunduğu günlerde yaz mevsiminde Bozdağ denilen dağın bir tarafında ikâmet ederdi. Bir defasında yakındaki köylerden birinin imâmı, onu ziyârete gelip meclisine oturmak istedi. Molla Ali ona hitâb edip:
“Senden necâset ve habâset kokusu alıyorum. Kendini temizle” dedi. O imam, üzerindeki elbisesini yoklayıp kendinde öyle bir hâl görmeyince: “Bende öyle bir şey yok” deyip meclise oturmak istedi. Bu esnâda o imamın koltuğunun altından bir risâle düştü. Molla Ali, o risâleyi eline alıp baktığında içinde Ehl-i Sünnet ve Cemâat inancına muhâlif kısımlar buldu. “Az önce aldığım çirkin koku işte bundan imiş, bunu hemen yakman gerek” dedi.
İmam bu söze muhâlefet edip o risâleyi yakmaya râzı olmayınca Molla Efendi: “Elbette yakmalısın, bundan sana hayır gelmez; bu senin hâneni harâb eder” dedi.
Bu söz esnâsında imamın köyü tarafından yangın görüldü. İmam efendi, iyice bakınca kendi evinin yandığını anlayıp o risâleyi yakmaya râzı olmadığına çok pişman oldu.
İlk İstanbul kâdîsı Hızır Çelebi’den de hayli ilimler tahsil ettikten sonra Edirne Dârulhadîs Medresesi’nde Molla Fahreddîn Acemî’nin muîdi (yardımcısı) olup talebelere gece gündüz ilim öğretmeye başladı. Bu esnada Şerh-i Akâid’e hâşiye yazdı. Sonra Bursa’da Sultan Murad’ın bina ettiği Kaplıca Medresesi’nde müderris oldu. Halvetiyye şeyhlerinden Şeyh Alâüddîn’e (rah.) intisâb ederek seyr ü sülûkünü tamamladı ve zâhirî ve mânevî ilimlerde kemâle erdi.
Sahn-ı Semân müderrisliği de yapan Molla Ali (rah.), şeyhülislamlık makamına kadar yükselmiştir. Hicrî 901 (M. 1496) tarihinde vefât etmiş olup kabri Eyüp’de İdris Köşkü yolu üzerindedir.
Molla Ali (rah.), Manisa’da bulunduğu günlerde yaz mevsiminde Bozdağ denilen dağın bir tarafında ikâmet ederdi. Bir defasında yakındaki köylerden birinin imâmı, onu ziyârete gelip meclisine oturmak istedi. Molla Ali ona hitâb edip:
“Senden necâset ve habâset kokusu alıyorum. Kendini temizle” dedi. O imam, üzerindeki elbisesini yoklayıp kendinde öyle bir hâl görmeyince: “Bende öyle bir şey yok” deyip meclise oturmak istedi. Bu esnâda o imamın koltuğunun altından bir risâle düştü. Molla Ali, o risâleyi eline alıp baktığında içinde Ehl-i Sünnet ve Cemâat inancına muhâlif kısımlar buldu. “Az önce aldığım çirkin koku işte bundan imiş, bunu hemen yakman gerek” dedi.
İmam bu söze muhâlefet edip o risâleyi yakmaya râzı olmayınca Molla Efendi: “Elbette yakmalısın, bundan sana hayır gelmez; bu senin hâneni harâb eder” dedi.
Bu söz esnâsında imamın köyü tarafından yangın görüldü. İmam efendi, iyice bakınca kendi evinin yandığını anlayıp o risâleyi yakmaya râzı olmadığına çok pişman oldu.
(Şakâik-ı Nuʻmâniyye, Taşköprüzâde)
Hicrî: 02 Cemâziyelâhır 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder