قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا عَجَبًا كُلَّ الْعَجَبِ
لِلْمُصَدِّقِ بِدَارِ الْحَيَوَانِ وَهُوَ يَسْعَى لِدَارِ الْغَرُورِ. (هب)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " أبدى
حياته آخرت حياتنه إنانب ده ( هب ) آلدانش يوردى اولان دنيا إيجن جالشانه بك جوق
حيرت أده رم ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Ebedî hayâta; âhiret hayâtına inanıp da (hep) aldanış yurdu olan dünyâ için
çalışana pek çok hayret ederim.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 27 Cemâziyelevveel 1441 Fazilet
Takvimi
MÜMİN DÜNYAYA DEĞİL ÂHİRETE HARÎS OLMALI
Fakîh Ebulleys Semerkandî (rah.) şöyle dedi: Tûl-i emel sahibi olmayanlara; sonu gelmeyen dünya arzusu peşinde koşmayanlara Allâhü Teâlâ dört şeyle ikramda bulunur:
1- İbâdet hususunda onun kuvvetini arttırır. Çünkü kul yakında öleceğinin idrâkinde olursa karşısına çıkan sıkıntı ve zorluklara aldırmaz, bütün gücü ile ibâdet etmeye çalışır ve böylece ameli çoğalır.
2- Geleceğe dâir üzüntüsünü azaltır. Çünkü kul, kendisinin yakında öleceğini bilirse karşısına çıkan sıkıntı ve zorluklara aldırmaz.
3- Aza râzı kılar; kanâatkâr olur. Çünkü yakında öleceğine inanan bir kimse dünya malı talep etmez; bütün derdi ve düşüncesi âhiret tasası olur.
4- Kalbini nurlandırır. Zîrâ denilmiştir ki: Kalbin nûru şu dört şeyledir. Aç bir karın (az yemek), güzel ahlâklı bir arkadaş, geçmişte işlediği günahları unutmamak, emelini kısa tutmak; tûl-i emel sahibi olmamak.
Tûl-i emel sahiplerini, Allâhü Teâlâ dört şeyle cezalandırır:
1-İbâdet ve tâatte tembellik.
2-Dünya dertlerinin çok olması.
3-Dünya malı biriktirmeye karşı hırslı olması.
4- Kalbinin katılaşması. Zîrâ kalp katılığı şu dört şeyden olur: Dolu bir karın (tıka basa yemek), kötü kimselerle arkadaşlık etmek, geçmiş günahlarını unutmak, tûl-i emel.
Öyle ise Müslüman, sonu gelmeyen dünya arzusu peşinde koşmamalıdır. Çünkü o, hangi nefesinde ve hangi adımında öleceğini bilemez. Nitekim âyet-i kerîmede (meâlen) “Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez.” (Lokman Sûresi, âyet 34) buyurulmaktadır.
1- İbâdet hususunda onun kuvvetini arttırır. Çünkü kul yakında öleceğinin idrâkinde olursa karşısına çıkan sıkıntı ve zorluklara aldırmaz, bütün gücü ile ibâdet etmeye çalışır ve böylece ameli çoğalır.
2- Geleceğe dâir üzüntüsünü azaltır. Çünkü kul, kendisinin yakında öleceğini bilirse karşısına çıkan sıkıntı ve zorluklara aldırmaz.
3- Aza râzı kılar; kanâatkâr olur. Çünkü yakında öleceğine inanan bir kimse dünya malı talep etmez; bütün derdi ve düşüncesi âhiret tasası olur.
4- Kalbini nurlandırır. Zîrâ denilmiştir ki: Kalbin nûru şu dört şeyledir. Aç bir karın (az yemek), güzel ahlâklı bir arkadaş, geçmişte işlediği günahları unutmamak, emelini kısa tutmak; tûl-i emel sahibi olmamak.
Tûl-i emel sahiplerini, Allâhü Teâlâ dört şeyle cezalandırır:
1-İbâdet ve tâatte tembellik.
2-Dünya dertlerinin çok olması.
3-Dünya malı biriktirmeye karşı hırslı olması.
4- Kalbinin katılaşması. Zîrâ kalp katılığı şu dört şeyden olur: Dolu bir karın (tıka basa yemek), kötü kimselerle arkadaşlık etmek, geçmiş günahlarını unutmak, tûl-i emel.
Öyle ise Müslüman, sonu gelmeyen dünya arzusu peşinde koşmamalıdır. Çünkü o, hangi nefesinde ve hangi adımında öleceğini bilemez. Nitekim âyet-i kerîmede (meâlen) “Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez.” (Lokman Sûresi, âyet 34) buyurulmaktadır.
(Tenbîhü’l-Gâfilîn)
Hicrî: 27 Cemâziyelevveel 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder