قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلنَّظَرُ
فِي زَمْزَمَ عِبَادَةٌ وَهِيَ تَحُطُّ الْخَطَايَا. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ )
بيوردولر ،"
زمزم ( إبرتله و حورمتله ) باقمق
عبادتدر . و او ( كوجوك ) كوناحلره كفارت اولور ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Zemzem’e (ibretle ve hürmetle) bakmak ibâdettir. Ve o (küçük) günahlara keffâret olur.”
(Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 14 Zilhıcce 1440 Fazilet
Takvimi
HACDAN DÖNENLERİ ZİYARET VE ZEMZEM
Osmanlı’da hacların dönüşünü tebrik etmek için yapılan kabul gününe “tehnie cemiyeti” denmiştir. Hacı karşılama ve tebrikleri için yapılan hacı tehniyeleri geçmişten günümüze devam eden bir an‘anedir.
İstanbul’da yapılan tehnie cemiyetleri, bir hacının evine gelmesinden itibaren üçüncü gün başlar ve üç gün sürerdi. Büyük bir odaya masa üzerine güzel bir örtü serilir, üzerine büyük bir tepsi içinde alt tarafında musluk olan zemzemlik yerleştirilir, ufak boy kulplu zemzem bardaklarında zemzem-i şerîf ikramı yapılırdı.
Masa üzerine, müsafirlere takdim etmek üzere yeşil çuhalarda misk, ıtır ve gül yağı dökülür, gelen müsafirler hazırlanan tepsilerin önüne gidip önce bir miktar zemzem içer, misk kokulu çuhalara parmaklarının ucunu batırıp sürünürlerdi. Bazen bu merasimlerde mevlid okunur, hatim duâsı yapılırdı. Kadınlar arasında yapılan merasimlerde ise hacının eşi, kızı ve yakın akraba hanımları yeşil elbiseler giyer, yemeniler bağlarlardı. Müsafirleri karşılama odası gelin gibi süslenir, gelenlere zemzem ve kokular dağıtılırdı. Hacca giden insanların, tanıdıkları için kına, akik ve gümüş yüzük; ipekli veya pamuklu örtüler; misvak; birkaç adet veya ufak kutularda hurma; sandal, pelesenk veya öd ağacından doksan dokuzluk tesbihler getirmesi âdettendi.
Osmanlı devrinde insanlar, sarıklarının içinde küçük şişelerde zemzem taşır, ecelin ansızın gelmesi hâlinde şişedeki zemzemi son nefeslerinde dudaklarına değdirerek bu dünyadan göç etmeyi ümit ederlerdi. Osmanlılar yine böyle zamanlarda kullanmak üzere bir miktar zemzemi de evde saklayıp, hastanın son anlarında dudaklarını zemzemle ıslatırlardı.
Savaşlarda cephede yaralanan ve durumu ağır olan askerlerimizin, askerî tabip ve sıhhiyelerin taşıdığı zemzem mataralarındaki zemzemle dudakları ıslatılır ve öyle şehâdet şerbeti içmesi sağlanırdı. Eskiden nazar, gece korkuları ve sebebi bilinmeyen rahatsızlıklardan şifâ için de zemzem içirilirdi.
Masa üzerine, müsafirlere takdim etmek üzere yeşil çuhalarda misk, ıtır ve gül yağı dökülür, gelen müsafirler hazırlanan tepsilerin önüne gidip önce bir miktar zemzem içer, misk kokulu çuhalara parmaklarının ucunu batırıp sürünürlerdi. Bazen bu merasimlerde mevlid okunur, hatim duâsı yapılırdı. Kadınlar arasında yapılan merasimlerde ise hacının eşi, kızı ve yakın akraba hanımları yeşil elbiseler giyer, yemeniler bağlarlardı. Müsafirleri karşılama odası gelin gibi süslenir, gelenlere zemzem ve kokular dağıtılırdı. Hacca giden insanların, tanıdıkları için kına, akik ve gümüş yüzük; ipekli veya pamuklu örtüler; misvak; birkaç adet veya ufak kutularda hurma; sandal, pelesenk veya öd ağacından doksan dokuzluk tesbihler getirmesi âdettendi.
Osmanlı devrinde insanlar, sarıklarının içinde küçük şişelerde zemzem taşır, ecelin ansızın gelmesi hâlinde şişedeki zemzemi son nefeslerinde dudaklarına değdirerek bu dünyadan göç etmeyi ümit ederlerdi. Osmanlılar yine böyle zamanlarda kullanmak üzere bir miktar zemzemi de evde saklayıp, hastanın son anlarında dudaklarını zemzemle ıslatırlardı.
Savaşlarda cephede yaralanan ve durumu ağır olan askerlerimizin, askerî tabip ve sıhhiyelerin taşıdığı zemzem mataralarındaki zemzemle dudakları ıslatılır ve öyle şehâdet şerbeti içmesi sağlanırdı. Eskiden nazar, gece korkuları ve sebebi bilinmeyen rahatsızlıklardan şifâ için de zemzem içirilirdi.
(Yedikıta Dergisi)
Hicrî: 14 Zilhıcce 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder