29 Mayıs 2019 Çarşamba

İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİ VE İNTİSÂBI



كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْأَرْبَعِ : مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ وَمِنْ قَلْبٍ لَا يَخْشَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لَا تَشْبَعُ وَمِنْ دُعَاءٍ لَا يُسْمَعُ. (حم)
رسول الله  أفندمز  ( )  ،"  اللهم دورت شيدن صنه صغنرم : فايده ورمين علمدن حوشة دويمايان قلبدن ، دويمايان نفسدن و قبول اولنمايان دعادان ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyururlardı: “Allâhım, dört şeyden sana sığınırım: Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabûl olunmayan dûadan.” 
(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî:   20  Ramazan   1440  Fazilet Takvimi   

İMÂM-I RABBÂNÎ HAZRETLERİ VE İNTİSÂBI

Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye-i Aliyye’nin yirmi üçüncü halkası olan İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri 971 (M. 1564) yılında Hindistan’ın Serhend beldesinde doğdu.
Babası ve dedelerinin hepsi, zamanlarının büyük âlimleri, sâlih ve fazîletli kimseleri idiler. Babası Abdülehad (k.s.), zâhirî ve bâtınî ilimlerde âlim, tasavvufta yüksek mertebelere ulaşmış fazîletli bir zât idi.
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri ilk tahsîline babasında başladı. Küçük yaşta Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi. Daha sonra zamanın meşhur âlimlerinden ilim tahsîli ile meşgul oldu. Henüz on yedi yaşında iken, aklî ve naklî, usûl ve fürû ilimlerinin hepsinden icâzet aldı.
Tahsîli esnasında, babası vâsıtasıyla Kâdiriyye, Sühreverdiyye ve Çeştiyye tarîkatlarıyla meşgul oldu ve babası tarafından kendisine bu tarîkatlarda irşâd ve halîfelik izni verildi. Babası hayatta iken, zâhirî ve bâtınî ilimleri talebelere öğretmeye başladı.
Bu kadar ilim ve kemâl ile birlikte kalbi, Nakşibendiyye yolu ve onların büyüklerinden birine kavuşma iştiyâkı içinde yanıyor ve bu yola dâir yazılmış kitapları okuyordu. Daima Beytullâh’ı tavaf etmek ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mübarek kabirlerini ziyaret etmek arzusunda idi. Ancak babasının yaşı ilerlemiş olduğu için ona hizmetle meşgul oluyordu. Babasının vefatından bir sene sonra H. 1008 (M. 1600) senesinde Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’ye ulaşmak için Serhend’den yola çıktı.
Delhi’ye varınca, oradaki tanıdıklarından ve Nakşibendî yolunun mensuplarından olan Hasan Keşmîrî (k.s.), onu Şeyhi Muhammed Bâkîbillâh (k.s.) Hazretlerinin huzûruna götürdü. İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, Muhammed Bâkîbillâh (k.s.) Hazretlerine intisâb ederek sohbetlerine devam etti. Yüksek kâbiliyeti ve üstâzının lütuf ve teveccühleri ile iki ay içerisinde başkalarında görülmeyen hâllere ve kemâlâta kavuştu. Daha sonra üstâzının ona verdiği tam icâzet ile Serhend’e döndü. 
(Silsilei Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)
Hicrî:   20  Ramazan   1440  Fazilet Takvimi   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder