قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ كَانَ الدِّينُ عِنْدَ
الثُّرَيَّا لَذَهَبَ بِهِ رَجُلٌ مِنْ فَارِسَ أَوْ قَالَ مِنْ أَبْنَاءِ فَارِسَ
حَتَّى يَتَنَاوَلَهُ. (م)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) ،" شايت
دين ، سوريا يلدزنده اولسه بيله اونه ، عجم دن ( عراب اولمايانلردان ) بر كمسه ياحوت
عَجَمْ أولادندان بيوردولر - ، ألبتته كيده جك ، حتى ألينه آلاجقتر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Şâyet din, Süreyya yıldızında olsa bile ona, Acem’den (Arap olmayanlardan) bir kimse -yahut Acem evlâdından buyurdular-, elbette gidecek, hatta eline alacaktır.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 02 Ramazan 1440 Fazilet
Takvimi
MÜMİNLERİN ÜÇ MÜHİM VAZÎFESİ
Ka’b bin Ucre (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün mescide geldiler ve “Minberi hazırlayın.” buyurdular. Biz de minberi hazırladık. Minberin birinci basamağına çıktılar ve “Âmin” buyurdular. İkinci basamağına çıktılar, orada da “Âmin” buyurdular. Üçüncü basamağına çıktıklarında da “Âmin” buyurdular. Minberden indikten sonra “Yâ Resûlallah, sizden daha önce hiç duymadığımız bir şey duyduk; sebebi nedir?” diye sorduk. Buyurdular ki:
“Cebrâîl Aleyhisselam, (minberin ilk basamağında iken) bana geldi ve ‘Kim Ramazan ayına ulaşır da günahları bağışlanmazsa o (Allâh’ın rahmetinden) uzak olsun.’ dedi. Ben de “Âmin” dedim.
İkinci basamağa çıktığımda ‘Senin ismin yanlarında zikredildiği halde sana salevât okumayan da (Allâh’ın rahmetinden) uzak olsun.’ dedi. Ben de “Âmin” dedim.
Üçüncü basamağa çıktığımda da ‘(Yaşlılık günlerinde) Ana ve babasına yahut onlardan birine yetişip de (onları râzı edemeyip) cennete giremeyen kimse de (Allâh’ın rahmetinden) uzak olsun.’ dedi. Ben de “Âmin” dedim. (Hâkim, el-Müstedrek)
“Cebrâîl Aleyhisselam, (minberin ilk basamağında iken) bana geldi ve ‘Kim Ramazan ayına ulaşır da günahları bağışlanmazsa o (Allâh’ın rahmetinden) uzak olsun.’ dedi. Ben de “Âmin” dedim.
İkinci basamağa çıktığımda ‘Senin ismin yanlarında zikredildiği halde sana salevât okumayan da (Allâh’ın rahmetinden) uzak olsun.’ dedi. Ben de “Âmin” dedim.
Üçüncü basamağa çıktığımda da ‘(Yaşlılık günlerinde) Ana ve babasına yahut onlardan birine yetişip de (onları râzı edemeyip) cennete giremeyen kimse de (Allâh’ın rahmetinden) uzak olsun.’ dedi. Ben de “Âmin” dedim. (Hâkim, el-Müstedrek)
İMÂM-I A’ZAM HAZRETLERİNİN BÜYÜKLÜĞÜ
İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rah.) bir gece rüyasında, Peygamberimizin (s.a.v) kabr-i şerîfini açıp, mübarek kemiklerini göğsünde topladığını görür. Bu rüyadan çok korkup Tâbiîn’in büyüklerinden ve rüya tabirinde önde gelen âlimlerden olan İbn-i Sîrîn’e (rah.) gider. Kim olduğunu gizleyerek rüyasını anlatır. Anlatıp bitirdikten sonra İbn-i Sîrîn (rah.): “Bu rüya senin değildir, Ebû Hanîfe’nindir.” der.
İmâm-ı A’zam (rah.): “Ebû Hanîfe benim.” diye kendisini ifşâ edince İbn-i Sîrîn (rah.) sırtını açmasını ister. İmâm-ı A’zam Hazretleri sırtını açar. İki omzu arasında bir ben olduğunu gören İbn-i Sîrîn (rah.) şöyle der: “Sen ol kimsesin ki Peygamberimiz (s.a.v.), senin hakkında: ‘Ümmetimden Ebû Hanîfe diye isimlendirilen bir kimse gelir. İki omzu arasında bir ben vardır. Allâhü Teâlâ benim dînimi onun vasıtasıyla ihyâ eder.’ buyurmuşlardır. Bu rüyadan korkma. Muhakkak Peygamberimiz (s.a.v.) ilmin kapısıdır. Sen de ona vâsıl olursun.” Gerçekten de dediği gibi olur.
İmâm-ı A’zam (rah.): “Ebû Hanîfe benim.” diye kendisini ifşâ edince İbn-i Sîrîn (rah.) sırtını açmasını ister. İmâm-ı A’zam Hazretleri sırtını açar. İki omzu arasında bir ben olduğunu gören İbn-i Sîrîn (rah.) şöyle der: “Sen ol kimsesin ki Peygamberimiz (s.a.v.), senin hakkında: ‘Ümmetimden Ebû Hanîfe diye isimlendirilen bir kimse gelir. İki omzu arasında bir ben vardır. Allâhü Teâlâ benim dînimi onun vasıtasıyla ihyâ eder.’ buyurmuşlardır. Bu rüyadan korkma. Muhakkak Peygamberimiz (s.a.v.) ilmin kapısıdır. Sen de ona vâsıl olursun.” Gerçekten de dediği gibi olur.
Hicrî: 02 Ramazan 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder