قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا أَبَا ذَرٍّ إِذَا طَبَخْتَ
مَرَقَةً فَأَكْثِرْ مَاءَهَا وَتَعَاهَدْ جِيرَانَكَ. (م)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) ،" أى
أبى زَرْ ! جوربا بشرديكين زمان صويونى براز جوق قوى ( يعنى يمكنى براز فضله ياب )
و قومشولرنى ده كوزت ( اونلره ده إكرام ده بولون ) ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ey Ebû Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu biraz çok koy (yani yemeğini biraz fazla yap) ve komşularını da gözet (onlara da ikramda bulun).”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 17 Recep 1440 Fazilet
Takvimi
FUDAYL BİN IYÂZ’IN NASÎHATI
Abbâsî Halîfesi Hârun Reşîd (rah.), hacca gittiği bir sene Mekke’de iken vezîrine: “Zihnimde bazı hususlar var, bunları sorabileceğim bir zâtı bana göster.” dedi. O da kendisini Fudayl bin Iyâz (k.s.) Hazretlerine götürdü.
Sohbet sırasında Fudayl Hazretleri, Emevî Halîfesi Ömer bin Abdülazîz’in adâletinden ve onun Resûlullâh’ın sünnetini nasıl ihyâ ettiğinden, istişâre için âlimlerin takvâ sahiplerini kendisine müşâvir seçtiğinden bahsetti. Onların hikmetli sözlerini halîfeye nakletti. Halîfe bunlardan çok müteessir olup ağladı.
Sonra nazarını Hârun Reşîd (rah.) üzerine çevirerek: “Ey müminlerin emîri, Peygamberimizin amcası Hazret-i Abbas, bir gün gelip: ‘Yâ Resûlallâh, bana idârî bir vazîfe ver.’ dedi. Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.): ‘Muhakkak idârecilik, kıyâmet günü pişmanlıktır. Gücün yeterse idâreci olma.” buyurdular.
“Ey güzel yüzlü Halîfe! Sen Allah Azze ve Celle’nin kıyâmet günü mahlûkâtına nasıl davrandığından sorulacak kişisin. Şu güzel yüzünü cehennem ateşinden korumak istiyorsan, sabah akşam hiçbir Müslümana karşı kalbinde gıll ü gış (yani kin, hased gibi kötü niyetler) olmasın. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.): “Kim Müslümanlara karşı kalbinde gıll ü gış beslediği halde sabahlarsa cennetin kokusunu koklayamaz.” buyurmuşlardır.
Daha sonra Hârun Reşîd (rah.): “Herhangi bir borcunuz var mıdır?” diye sordu. Fudayl (k.s.): “Henüz hesâba çekilmediğim bir borcum var, o da Rabbime karşıdır. Eğer beni ondan hesaba çekerse vay hâlime.” cevabını verdi. Halîfe: “Hiç değilse şu bin altını al, âilenin ihtiyaçlarına sarfeder, Rabbine ibâdet için ondan faydalanırsın.” dedi. “Sübhânallâh, ben sana kurtuluş yolunu gösteriyorum, sen ise bana ne teklif ediyorsun. Allah sana selâmet versin, râzı olacağı amellerde muvaffak kılsın, benim ona ihtiyacım yoktur.” cevabını verdi.
Halîfe ona hayran olup vezirine: “İstifâde etmem için birisini bana göstereceksen böyle zâtlardan olsun. Bu gibi zâtlar Müslümanların efendileridir.” dedi.
Sonra nazarını Hârun Reşîd (rah.) üzerine çevirerek: “Ey müminlerin emîri, Peygamberimizin amcası Hazret-i Abbas, bir gün gelip: ‘Yâ Resûlallâh, bana idârî bir vazîfe ver.’ dedi. Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.): ‘Muhakkak idârecilik, kıyâmet günü pişmanlıktır. Gücün yeterse idâreci olma.” buyurdular.
“Ey güzel yüzlü Halîfe! Sen Allah Azze ve Celle’nin kıyâmet günü mahlûkâtına nasıl davrandığından sorulacak kişisin. Şu güzel yüzünü cehennem ateşinden korumak istiyorsan, sabah akşam hiçbir Müslümana karşı kalbinde gıll ü gış (yani kin, hased gibi kötü niyetler) olmasın. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.): “Kim Müslümanlara karşı kalbinde gıll ü gış beslediği halde sabahlarsa cennetin kokusunu koklayamaz.” buyurmuşlardır.
Daha sonra Hârun Reşîd (rah.): “Herhangi bir borcunuz var mıdır?” diye sordu. Fudayl (k.s.): “Henüz hesâba çekilmediğim bir borcum var, o da Rabbime karşıdır. Eğer beni ondan hesaba çekerse vay hâlime.” cevabını verdi. Halîfe: “Hiç değilse şu bin altını al, âilenin ihtiyaçlarına sarfeder, Rabbine ibâdet için ondan faydalanırsın.” dedi. “Sübhânallâh, ben sana kurtuluş yolunu gösteriyorum, sen ise bana ne teklif ediyorsun. Allah sana selâmet versin, râzı olacağı amellerde muvaffak kılsın, benim ona ihtiyacım yoktur.” cevabını verdi.
Halîfe ona hayran olup vezirine: “İstifâde etmem için birisini bana göstereceksen böyle zâtlardan olsun. Bu gibi zâtlar Müslümanların efendileridir.” dedi.
Hicrî: 17 Recep 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder