قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: الْبَيْتُ إِذَا قُرِئَ فِيهِ
الْقُرْآنُ حَضَرَتْهُ الْمَلَائِكَةُ وَتَنَكَّبَتْ عَنْهُ الشَّيَاطِينُ
وَاتَّسَعَ عَلَى أَهْلِهِ، وَكَثُرَ خَيْرُهُ، وَقَلَّ شَرُّ. (كنز)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ."بر
أوْده قرأنى كريم اوقونديغى زمان اورايه ملكلر كلر . شيطانلر اورادان اوزاقلاشر .
اوراسى أوْ حالقنه كنش اولور . خيرى جوق شرى آز اولور ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bir evde Kur’ân-ı Kerîm okunduğu zaman oraya melekler gelir, şeytanlar oradan uzaklaşır. Orası ev halkına geniş olur, hayrı çok, şerri az olur.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 06 Ramazan 1439 Fazilet
Takvimi
KUR’ÂN-I KERİM OKUMANIN FAZÎLETİ
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
Kur’ân-ı Kerîm okuyan mü’minin misâli, ağaç kavunu gibidir; kokusu da güzel, tadı da güzeldir. Kur’ân-ı Kerîm okumayan mü’minin misâli, hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur’ân-ı Kerîm okuyan münâfık kimsenin misâli, güzel kokulu reyhan çiçeği gibidir. Kokusu güzeldir ancak tadı acıdır. Kur’ân-ı Kerîm okumayan münâfık kimsenin misâli ise, ebû cehil karpuzu gibidir; kokusu da acıdır, tadı da acıdır.” (el-Lü’lü’ ve’l-Mercân)
Kim de Kur’ân-ı Kerîm okumakta zorlandığı halde onu terk etmez ve okumaya devam ederse o kimse için iki ecir vardır.
Kur’ân-ı Kerîm okumayı çok arzu edip güç yetiremeyen, bununla beraber okumaktan da vazgeçmeyen kimseyi, Allâhü Teâlâ kıyâmet günü Kur’ân ehlinin en şereflileri ile beraber diriltir ve kartalın diğer kuşlar üzerine, içerisinde pınar bulunan otlağın etrafındaki otlaklara üstünlüğü gibi onları diğer mahlûkat üzerine faziletli kılar.
Sonra bir münâdî: “Hayvanlarına çobanlık etmek, kendisini benim kitabımı okumaktan alıkoymayanlar nerededir? diye seslenir ve onlar ayağa kalkar. Her biri kerâmet tacı ile taçlandırılır. Sağ ellerine kurtuluş, sol ellerine de ebedîlik (berâtı) verilir. Eğer ana-babası Müslüman ise onlar da dünya ve içindekilerden daha kıymetli elbiselerle giydirilirler. Ana-babası: ‘Bunlar bize nereden verildi?’ derler. ‘Sizin evlâdınızın Kur’ân-ı Kerîm’e sımsıkı sarılması sebebiyle’ denir.
(el-Mu’cemü’l-Kebîr)
“İçinde Kur’ân-ı Kerîm’den ufacık bir şey bulunmayan kalp harâp olmuş ev gibidir.” Yani kalpleri tâmir etmek, îmân, Kur’ân ve Allâhü Teâlâ’yı zikretmekle mümkün olur. Kimin kalbi bu üç şeyden boş olursa o kalp harâp olmuştur.
Harap olan evde hayır olmadığı gibi o kalpte de hiçbir hayır yok demektir.
Kur’ân-ı Kerîm okuyan mü’minin misâli, ağaç kavunu gibidir; kokusu da güzel, tadı da güzeldir. Kur’ân-ı Kerîm okumayan mü’minin misâli, hurma gibidir; kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur’ân-ı Kerîm okuyan münâfık kimsenin misâli, güzel kokulu reyhan çiçeği gibidir. Kokusu güzeldir ancak tadı acıdır. Kur’ân-ı Kerîm okumayan münâfık kimsenin misâli ise, ebû cehil karpuzu gibidir; kokusu da acıdır, tadı da acıdır.” (el-Lü’lü’ ve’l-Mercân)
Kim de Kur’ân-ı Kerîm okumakta zorlandığı halde onu terk etmez ve okumaya devam ederse o kimse için iki ecir vardır.
Kur’ân-ı Kerîm okumayı çok arzu edip güç yetiremeyen, bununla beraber okumaktan da vazgeçmeyen kimseyi, Allâhü Teâlâ kıyâmet günü Kur’ân ehlinin en şereflileri ile beraber diriltir ve kartalın diğer kuşlar üzerine, içerisinde pınar bulunan otlağın etrafındaki otlaklara üstünlüğü gibi onları diğer mahlûkat üzerine faziletli kılar.
Sonra bir münâdî: “Hayvanlarına çobanlık etmek, kendisini benim kitabımı okumaktan alıkoymayanlar nerededir? diye seslenir ve onlar ayağa kalkar. Her biri kerâmet tacı ile taçlandırılır. Sağ ellerine kurtuluş, sol ellerine de ebedîlik (berâtı) verilir. Eğer ana-babası Müslüman ise onlar da dünya ve içindekilerden daha kıymetli elbiselerle giydirilirler. Ana-babası: ‘Bunlar bize nereden verildi?’ derler. ‘Sizin evlâdınızın Kur’ân-ı Kerîm’e sımsıkı sarılması sebebiyle’ denir.
(el-Mu’cemü’l-Kebîr)
“İçinde Kur’ân-ı Kerîm’den ufacık bir şey bulunmayan kalp harâp olmuş ev gibidir.” Yani kalpleri tâmir etmek, îmân, Kur’ân ve Allâhü Teâlâ’yı zikretmekle mümkün olur. Kimin kalbi bu üç şeyden boş olursa o kalp harâp olmuştur.
Harap olan evde hayır olmadığı gibi o kalpte de hiçbir hayır yok demektir.
(el-Mefâtîh Şerhu’l-Mesâbîh)
Hicrî: 06 Ramazan 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder