قَالَ
النَّبِىُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْمُؤْمِنُ الْقَوِىُّ خَيْرٌ
وَاَحَبُّ إِلَى اللهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ. (م)
بيغمبريمز أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ."كوجلى بر مؤمن ضعيف اولان دان دها خيرلى و الله تعالى يه دها سوملى
در ."
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Güçlü bir mü’min zayıf olandan daha hayırlı ve Allâhü Teâlâ’ya daha sevimlidir.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 17 Şaban 1439 Fazilet
Takvimi
BUGÜN DÎNİNİZİ İKMÂL ETTİM
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Arafat Dağı’nda “Kasvâ” adlı devesinin üzerindeyken “…İşte bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a râzı oldum...” meâlindeki Mâide Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesi nâzil olunca Sahâbe-i Güzîn (rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn) Hazretleri sevindiler; yalnızca Hazret-i Ebûbekir ağladı. Ona: “Ey Ebûbekir! Bugün Hak Teâlâ dînimizi kemâle erdirdi ve bize nîmetini tam olarak ihsan buyurduğu için sevinilecek gündür; niçin ağlıyorsunuz?” dediler.
Hazret-i Ebûbekir (radıyallâhü anh), ârif ve son derece akıllı bir zat idi. Onlara şöyle cevap verdi:
“Her kemâlin zevâli, her tamâmın noksanı vardır. Zîrâ, bir iş tamam olunca noksanlığı yaklaşır. Tamam oldu denildiğinde noksanı gözetmelidir.
Bu Mâide Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesinde size din ve kemâl göründü; lâkin bana Fahr-i Âlem’in dünyadan zevâli göründü. Bir usta binâyı tamamlayınca ona yol verilir. Hazret-i Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) din sarayını yapmaya gelmişti.
Bu sarayın birinci duvarı namaz, ikinci duvarı zekât, üçüncü duvarı oruç, dördüncü duvarı hacdır. Kapısı gusüldür. Temeli îmandır. Tavanı ihlâstır. Kapısının alt eşiği tevâzu, üst eşiği mülâyemettir (yumuşak huyluluktur). Kapısı tevekküldür. Kilidi küfür, anahtarı kelime-i şehâdettir. Derecesi yüceliktir. Sarayın içi saâdet, dışı şekâvettir. Her kim ki din sarayının kapısından, küfür kilidini, kelime-i şehâdet anahtarıyla açıp İslam sarayı kapısından içeri girebilirse saâdete nâil olur. Her kim bu kilidi açamayıp da dışarıda kalırsa -neûzübillah- şekâvet içinde kalır. İşte Hazret-i Resul-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) bu İslâm sarayını yapıp kemâle ulaştırınca bu âyet nâzil oldu.”
Bu âyet-i kerîmenin ağırlığından Server-i Âlem’in devesinin dizine kadar kuma saplandığı rivâyet olunur. Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.) “Veda Haccı” diye meşhur olan bu hacc-ı şerîflerini edâ edip, Medîne-i Münevvere’ye döndükten sonra dünyada sadece 83 gün kaldılar.
Hazret-i Ebûbekir (radıyallâhü anh), ârif ve son derece akıllı bir zat idi. Onlara şöyle cevap verdi:
“Her kemâlin zevâli, her tamâmın noksanı vardır. Zîrâ, bir iş tamam olunca noksanlığı yaklaşır. Tamam oldu denildiğinde noksanı gözetmelidir.
Bu Mâide Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesinde size din ve kemâl göründü; lâkin bana Fahr-i Âlem’in dünyadan zevâli göründü. Bir usta binâyı tamamlayınca ona yol verilir. Hazret-i Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) din sarayını yapmaya gelmişti.
Bu sarayın birinci duvarı namaz, ikinci duvarı zekât, üçüncü duvarı oruç, dördüncü duvarı hacdır. Kapısı gusüldür. Temeli îmandır. Tavanı ihlâstır. Kapısının alt eşiği tevâzu, üst eşiği mülâyemettir (yumuşak huyluluktur). Kapısı tevekküldür. Kilidi küfür, anahtarı kelime-i şehâdettir. Derecesi yüceliktir. Sarayın içi saâdet, dışı şekâvettir. Her kim ki din sarayının kapısından, küfür kilidini, kelime-i şehâdet anahtarıyla açıp İslam sarayı kapısından içeri girebilirse saâdete nâil olur. Her kim bu kilidi açamayıp da dışarıda kalırsa -neûzübillah- şekâvet içinde kalır. İşte Hazret-i Resul-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) bu İslâm sarayını yapıp kemâle ulaştırınca bu âyet nâzil oldu.”
Bu âyet-i kerîmenin ağırlığından Server-i Âlem’in devesinin dizine kadar kuma saplandığı rivâyet olunur. Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.) “Veda Haccı” diye meşhur olan bu hacc-ı şerîflerini edâ edip, Medîne-i Münevvere’ye döndükten sonra dünyada sadece 83 gün kaldılar.
(Menâkıb-ı Çehâr-Yâr-i Güzîn)
Hicrî: 17 Şaban 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder