قَالَ
اللهُ تَعَالَى: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ
كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ. (سورة البقرة, ۱۸۳ )
الله تعالى شويله بويوردى ( مآلا )
."أى إيمان أدنلر ، سزدن أولكى اؤمتلره فرض قلنديغى كبى سزيك
اؤزرينزه ده اوروج فرض قلندى . تاكى ( كوناحلردان ) صاقنب تاقوايه أره بلرسنز :"
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ey îmân edenler, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Tâ ki (günahlardan) sakınıp takvâya erebilesiniz.”
(Bakara sûresi, âyet 183)
Hicrî: 04 Ramazan 1439 Fazilet
Takvimi
ORUCUN BAZI HİKMETLERİ
Oruç öteden beri tatbîk edilegelen bir kânûn-i ilâhîdir. İnsanlığın terbiyesi ve ahlâkının güzelleşmesi noktasından oruca büyük bir ihtiyaç ve oruç tutmakta hesapsız menfaatler vardır.
Oruç sâyesinde nefsin arzu ve isteklerine hâkim olmak melekesi kazanılır, günahlardan, tehlikelerden sakınılıp takvâ mertebesine erilir. Zîrâ oruç, nefsin hevâsını kırar, azgınlıktan, kötülüklerden men eder. Hayâtın lezzetini tattırır.
Oruç tutmayan insanlar, nefsin arzu ve istekleri önünde bir oyuncak gibi yuvarlanıp kıvranırlar. Oruç tutanlar ise bilakis bunlara hâkim olur, kendini zabtetmesini ve nefsini de lüzûmuna göre kullanmasını bilir. Bunun için Peygamber Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm, nefisleri azgın olanlar hakkında “Oruç tutsun, çünkü orucun büyük tesiri vardır” buyurmuştur.
Oruç tutmayan sabretmesini bilemez. Hele refâh içinde yaşayanlar, hiç oruç da tutmazlarsa bütün hürriyetlerini nefislerine kaptırırlar, harâm helâl seçemezler, hattâ vicdânları istemeye istemeye rezâletlere atılırlar. Nihâyet nefislerine de zulmederler, akıl, vicdân, din ve îmâna aykırı olarak nefislerini telef eylerler. Böyle nefislerinin esîri olanlar, o kadar sabırsız ve o kadar aç gözlü olurlar ki bir gün aç kalmakla hemen ölüvereceklerini zannederler ve orucu zararlı bir şey imiş gibi düşünürler. Hâlbuki orucun ruh için olduğu kadar mide ve bedenin sıhhati için de birçok faydaları vardır.
Oruç tutarak kalınacak az bir açlık ile uzun âhiret açlıklarının önüne geçilecek ve büyük müjdelere erişilecektir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır” buyurulmuştur.
Orucun farz kılınmasının asıl hikmeti, Allâh’ın emrine uyarak kulluk zevkini tatmak ve rûhu riyâdan temizleyerek ihlâsı artırmak, kendini ilâhî muhâfazaya ulaştırmak için nefsiyle mücâhede etmektir. Nitekim hadîs-i kudsîde “Oruç benim içindir ve onun mükâfâtını ancak ben veririm” buyurulmuştur. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
Oruç sâyesinde nefsin arzu ve isteklerine hâkim olmak melekesi kazanılır, günahlardan, tehlikelerden sakınılıp takvâ mertebesine erilir. Zîrâ oruç, nefsin hevâsını kırar, azgınlıktan, kötülüklerden men eder. Hayâtın lezzetini tattırır.
Oruç tutmayan insanlar, nefsin arzu ve istekleri önünde bir oyuncak gibi yuvarlanıp kıvranırlar. Oruç tutanlar ise bilakis bunlara hâkim olur, kendini zabtetmesini ve nefsini de lüzûmuna göre kullanmasını bilir. Bunun için Peygamber Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm, nefisleri azgın olanlar hakkında “Oruç tutsun, çünkü orucun büyük tesiri vardır” buyurmuştur.
Oruç tutmayan sabretmesini bilemez. Hele refâh içinde yaşayanlar, hiç oruç da tutmazlarsa bütün hürriyetlerini nefislerine kaptırırlar, harâm helâl seçemezler, hattâ vicdânları istemeye istemeye rezâletlere atılırlar. Nihâyet nefislerine de zulmederler, akıl, vicdân, din ve îmâna aykırı olarak nefislerini telef eylerler. Böyle nefislerinin esîri olanlar, o kadar sabırsız ve o kadar aç gözlü olurlar ki bir gün aç kalmakla hemen ölüvereceklerini zannederler ve orucu zararlı bir şey imiş gibi düşünürler. Hâlbuki orucun ruh için olduğu kadar mide ve bedenin sıhhati için de birçok faydaları vardır.
Oruç tutarak kalınacak az bir açlık ile uzun âhiret açlıklarının önüne geçilecek ve büyük müjdelere erişilecektir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır” buyurulmuştur.
Orucun farz kılınmasının asıl hikmeti, Allâh’ın emrine uyarak kulluk zevkini tatmak ve rûhu riyâdan temizleyerek ihlâsı artırmak, kendini ilâhî muhâfazaya ulaştırmak için nefsiyle mücâhede etmektir. Nitekim hadîs-i kudsîde “Oruç benim içindir ve onun mükâfâtını ancak ben veririm” buyurulmuştur. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 04 Ramazan 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder