قَالَ
النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى
أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ. (ق)
بيغمبريمز أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ."بن سزدن برينزه آننه باباسندان ،
أولادندان و إنسانلريك تمامندان دها سوكلى اولمادقجه : او كمسه ( كامل
معناده ) إيمان أتمش اولماز ."
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Ben sizden birinize anne babasından, evlâdından ve insanların tamamından daha sevgili olmadıkça; o kimse (kâmil manada) îmân etmiş olmaz.”
(Müttefekun aleyh; Sahîh-i Buhârî ve Müslim)
Hicrî: 23 Şaban 1439 Fazilet
Takvimi
EVLİYÂYA VE SÂLİHLERE BENZEMEK
Kur’ân-ı Azîmüşşân ve sünnet-i nebeviyye, peygamberlere, meleklere, sâlihlere benzemeyi emretmiş, onlara benzeyenleri, onların yolundan gidenleri medhetmiştir. Onlara benzeyen kıyâmette onlar ile birlikte haşrolunur. Âyet-i celîlede -meâlen-: “İşte o peygamberler Allâh’ın hidâyetine eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların hidâyet yoluna iktidâ et…” (En‘âm Sûresi, âyet 90) buyurulmuştur.
İktidâ: Bir kimsenin diğerine fiillerinde, sözlerinde uymasıdır ki bu da ona benzemek demektir. Peygamber Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) uyan kimse, diğer bütün peygamberlere de uymuş olur. Çünkü Peygamberimiz ahlâkın en kâmiline sâhip olup hepsinde bulunan güzel huyları kendinde toplamıştır. Şüphe yok ki evliyâullâha ve sâlihlere uyarak onlara benzeyen kimse, nurlarından ve feyz denizlerinden istifâde eder. Envâr-ı Muhammediyye’yi bizzât Peygamberimizden (s.a.v.) alamayan kimselerin nasîbi Peygamberimizin vârislerinin eliyle gelir.
Sâlihlere benzemek Peygamberimize (s.a.v.) benzemeye bir vesîledir. Kişiyi, sâlihlere benzemeye sevkeden sebep, onlara olan muhabbetidir. Evliyânın ruhunun onun ruhunu cezbetmesi, çekmesidir. Böylece kişi, evliyâya benzemekle, Peygamberimize benzemiş olur, en büyük fazîlet olan ahlâk-ı Muhammediyye ile ahlaklanır.
Huzeyfe (r. a.) anlattı: Peygamberimiz (s.a.v.) ile oturuyorduk. Buyurdular ki: “Sizin aranızda ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Benden sonra şu iki zâta uyunuz’ ve Hazret-i Ebûbekir ile Hz. Ömer’e işâret buyurdular. Sonra: ‘Ammâr’ın tuttuğu hidâyet yolunu tutun, İbn-i Mes‘ûd’un size söylediği her şeyi tasdîk edip doğru bilin’ buyurdular.”
Abdurrahman ibn-i Zeyd (r. a.) diyor ki: “Biz Huzeyfe Hazretlerine: ‘Huşû ve tevâzu bakımından, sekînet ve vakâr cihetinden, şekil ve şemâilce Peygamberimize (s.a.v.) en çok benzeyen zât kimdir, ondan istifâde edelim’ diye sorduk. ‘Ben bu hususların tamamında Peygamberimize, Abdullah ibn-i Mes‘ûd’dan daha fazla benzeyen bir kimse bilmiyorum” dedi.
İktidâ: Bir kimsenin diğerine fiillerinde, sözlerinde uymasıdır ki bu da ona benzemek demektir. Peygamber Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) uyan kimse, diğer bütün peygamberlere de uymuş olur. Çünkü Peygamberimiz ahlâkın en kâmiline sâhip olup hepsinde bulunan güzel huyları kendinde toplamıştır. Şüphe yok ki evliyâullâha ve sâlihlere uyarak onlara benzeyen kimse, nurlarından ve feyz denizlerinden istifâde eder. Envâr-ı Muhammediyye’yi bizzât Peygamberimizden (s.a.v.) alamayan kimselerin nasîbi Peygamberimizin vârislerinin eliyle gelir.
Sâlihlere benzemek Peygamberimize (s.a.v.) benzemeye bir vesîledir. Kişiyi, sâlihlere benzemeye sevkeden sebep, onlara olan muhabbetidir. Evliyânın ruhunun onun ruhunu cezbetmesi, çekmesidir. Böylece kişi, evliyâya benzemekle, Peygamberimize benzemiş olur, en büyük fazîlet olan ahlâk-ı Muhammediyye ile ahlaklanır.
Huzeyfe (r. a.) anlattı: Peygamberimiz (s.a.v.) ile oturuyorduk. Buyurdular ki: “Sizin aranızda ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Benden sonra şu iki zâta uyunuz’ ve Hazret-i Ebûbekir ile Hz. Ömer’e işâret buyurdular. Sonra: ‘Ammâr’ın tuttuğu hidâyet yolunu tutun, İbn-i Mes‘ûd’un size söylediği her şeyi tasdîk edip doğru bilin’ buyurdular.”
Abdurrahman ibn-i Zeyd (r. a.) diyor ki: “Biz Huzeyfe Hazretlerine: ‘Huşû ve tevâzu bakımından, sekînet ve vakâr cihetinden, şekil ve şemâilce Peygamberimize (s.a.v.) en çok benzeyen zât kimdir, ondan istifâde edelim’ diye sorduk. ‘Ben bu hususların tamamında Peygamberimize, Abdullah ibn-i Mes‘ûd’dan daha fazla benzeyen bir kimse bilmiyorum” dedi.
(Hüsnü’t-Tenebbüh limâ-verede fi’t-Teşebbüh, Necmüddin Gazzî)
Hicrî: 23 Şaban 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder