10 Mart 2013 Pazar

KABİRLERE DAİR ÂDÂB




Hadîs-i Şerîf , : “Sizden hiçbiriniz başına gelen bir musîbetten dolayı sakın ölümü temenni etmesin.” (Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)
Hicrî: 28 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


KABİRLERE DAİR ÂDÂB


Kabirlerin yanında uyumak, çevrelerini kirletmek, yaş otlarını koparmak, ağaçlarını kesmek mekruhtur. 
Kabristandaki otlar, ağaçlar yaş bulundukça bir nevi hayata sahip demektirler. Bunlar hal lisanıyla Hak Teâlâ’yı tesbih ederler; bu vesile ile orada yatan iman sahiplerinin ilâhî rahmete nail olacakları umulur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir kabristanda bulunan iki kabir sahibine azab edildiğini görmüşler, mübarek ellerine aldıkları yapraksız yaş bir hurma fidanını ikiye bölüp birini bir kabrin, diğerini diğer kabrin başına dikmişler ve;
 “Umulur ki bunlar kuruyuncaya kadar bu kabir sahipleri hakkında azab hafifleyecektir.” diye buyurmuşlardır.

Kabirlerin üzerine ağaç dikmek sünnettir. Ağaçların sıhhî bakımdan faydaları da malumdur.
Kabirlerin üzerine birkaç parça gül, reyhan gibi yaş çiçekler de konulabilir. Fakat bu hususta israf edilmemesi, beyhude yere solup gidecek çiçeklere birçok paralar verilmesi doğru değildir. Bilhassa başka milletleri taklit için olursa caiz olmaz.
Hicrî: 28 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


Kabristana girince, ayakta, 

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَمْ يَا دَار قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ وَإِنَّا  إِنْ شَاءَ اللهُ بِكُمْ لاَحِقُونَ.
“Allah’ın selâmı üzerinize ol-sun, ey mü’minler yurdunun sakin-leri! İnşallah biz de size kavuşa-cağız, selâm size olsun.

Evvela Besmeleyle, bir Fatiha,  bir Elhakumüttekasür suresi ve 11 İhlâs  okunur 

 “Sizler bizim ahirete göçen büyüklerimizsiniz, bizler de size tâbi olanlardanız. Allah sizleri ve bizleri bağışlasın. Allah’ın rahmeti, sizin ve bizim üzerimize olsun. Allah’ım! Onlara bahşettiğin mükâ-fatları bize de lütfeyle. Bizleri fitneye ve günahlara düşürme. Onları ve bizleri bağışla. Ey sonsuz kerem sahibi Allah’ım! Onlardan ve biz-lerden razı ol; derecelerini yükselt, sevaplarını artır, makamlarını Cen-net eyle. Âmin.”

Kabir ziyaretinde!


Kıbleyi arkada bırakıp, ayak tarafında, ayakta durmak efdaldir. (Redd-ül-muhtar)
Resulullah, Baki kabristanını ziyaret eder, mezar yanında ayakta dua ederdi. (M. Nasihat)
 
Ayakta ziyaret etmek, oturarak ziyaretten efdaldir. (İbni Hacer-i Mekki)
 
Kabrin ayak ucunda durmak iyidir. Baş tarafında durmak da caizdir. (S. Ebediyye)


Kabirler, insana ölümü ve ahireti hatırlatır. Bunun içindir ki, Efendimiz (s.a.v), daha önce, cahiliyye devrinden yeni çıkan Müslümanların kabir ziyareti sebebiyle bir takım bâtıl inanç ve âdetleri hatırlamalarını ve hataya düşmelerini önlemek için yasakladığı kabir ziyaretlerini "Sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim; artık şimdi onları ziyaret ediniz, çünkü bu size ahireti hatırlatır" hadisleriyle tavsiye ve emir buyurmuşlardır.

Mevzuumuzla alakalı olarak Müslim'de Ebu Hureyre'den rivayet edilen diğer bir hadiste de şöyle buyurulmaktadır: "Resulullah (s.a.v), anasının kabrini ziyaret etti, kendisi ağladı, çevresindekileri de ağlattı. Sonra şöyle buyurdu: "Rabbimden anam için istiğfar etmeyi istedim, izin vermedi. Kabrini ziyarete izin istedim, verdi. Kabirleri ziyaret edin, zira bu size ölümü hatırlatır."

İbret almak, Allah'ı hatırlamak için erkeklerin kabir ziyareti cumhur'a göre menduptur. Kadınların kabir ziyaretine gitmeleri ise mekruhtur. Fakat, gayr-ı meşrû davranışlarda bulunmadıkları takdirde onlar için de caiz olduğu cumhurun görüşüdür.

Kabir ziyaretinden üç türlü fayda hasıl olmaktadır:

1- Ziyaret eden ölümü ve ahireti hatırlar.

2- Salih kişilerin kabirlerinin ziyareti, ruhlara inşirah verir.

3-Ziyaret, zaman zaman bundan haberdar olan ölülere ünsiyet bahşettiği gibi, ziyaret vesilesiyle edilen dualar ve okunan ayetlerden istifade etmelerini de sağlar.

Kadınların kabir ziyaretlerinin caiz olup olmadığı konusunda ihtilâf edilmiştir. Ancak Hz. Aişe ve Hz. Fatıma'nın kabirleri ziyaret ettikleri göz önünde bulundurularak meşru dairede olmak kaydıyla ziyaretlerinde sakınca olmadığı ve onların da ibret alma ihtiyacında oldukları düşünülebilir.

Ölüler kendilerini ziyaret edenlerden haberdar olurlar mı?

Bedir savaşında harbin sonunda Kureyş'den ölenler bir kuyuya dolduruldu. Allah Resulü onlara hitap ederek: Ey filan oğlu filan ve falan oğlu falan! Allah ve Resulünün size va'd ettiklerini gerçek buldunuz mu? Ben Allah'ın bana va'd ettiğini gerçek buldum, dedi. Hz. Ömer: Ey Allah'ın Resulü! Ruhsuz cesetlere nasıl hitab ediyorsunuz? diye sorunca Peygamberimiz: "Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler." buyurdu.

Peygamber Efendimiz bir kabrin yanından geçerken yanındakilere "Selam size ey mü'minler yurdunun sakinleri!" diyerek selam vermelerini emir buyurmuşlardır. 
Selam anlayana verileceğine göre ölüler kendilerini ziyaret edenleri tanıyorlar demektir. 

Müdakkik alimlerden birisi olarak tanınan İbn Kayyım el-Cevziyye de ölülerin özellikle Cuma ve Cumartesi günleri ziyaret edip dua edenlerden ve çocuklarının güzel davranışlarından duydukları sevinci nakleder.

Kişi kabrin başında kolayına gelen Kur'an ayetlerinden okur. Kabirde Kur'an okunması sünnettir. Çünkü Kur'an okumanın sevabı orada olanlara ulaşır. Ölü de hazır olan gibidir. Onun hakkında da Allah'ın rahmeti umulur. Kur'an okumanın peşinden kabulünü umarak ölüye dua edilir. Çünkü dua ölüye fayda verir. Kıraatin peşinden yapılan dua kabul olunmaya daha yakındır.

Kabri ziyaret eden kimsenin Yâsin suresini okuması müstehaptır. Çünkü Hz. Enes'ten rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim kabristana girer de Yâsin'i okur ve sevabını ölülere bağışlarsa, o gün Allah Teâlâ onların azabını hafifletir. Kendisinin de bu kabristandaki ölüler sayısınca sevabı olur.  
Yine Hz. peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ölülerinize Yâsin suresini okuyun." Bir kısım Hanefîler, bu hadise dayanarak "Kişi amelinin sevabını bir başkasına bağışlayabilir, ameli -kıraat, namaz, oruç, sadaka veya hac- hangi çeşitten olursa olsun fark etmez" diye hükmetmişlerdir.

Kabir ziyareti yapılırken ölünün yüzüne doğru dönülerek selam verilmeli ve dua edilmelidir
Bu esnada kabri öpmekten, yüzünü gözünü sürmekten ve etrafında dönmek (tavaf) den sakınılmalıdır. Çünkü bu gibi davranışlar bid'attır ve dinde yeri yoktur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder