قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَشْفَعُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثَلَاثَةٌ: اَلْأَنْبِيَاءُ ثُمَّ الْعُلَمَاءُ ثُمَّ الشُّهَدَاءُ. (هـ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : قيامت كونى ، أؤج صنف شفاعت أدر : بيغمبرلر ، ضوكره عالملر ، صوكره ده شهتلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kıyamet günü, üç sınıf şefâat eder: Peygamberler, sonra âlimler, sonra da şehitler.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 02 Zilkâde 1446 Fazilet Takvim
SULTAN MAHMUD VE BALIKÇI
Sultan Gazneli Mahmud, bir gün tek başına dolaşırken sahilde balık tutmakta olan bir genç gördü. Onun yanına gelip selâm verdi, oturup kelâm etmek istedi. Ancak gencin, keder içinde ve çok üzüntülü bir hâlde olduğunu gördü.
Sultan, “Evladım, neden böyle dertlisin? Bu yaşta senin kadar kederli kimse görmedim” diye sordu. Genç dedi ki: “Efendim, küçük yaşta yedi kardeşim var. Babamız vefat etti, başka kimsemiz de yoktur. Miras olarak bize böyle balık tutmaktan başka bir şey de bırakmadı. Her gün tek başıma ne tutabilirsem bu bizim geçimimiz olur. Ama gördüğünüz üzere tâlihim yâver gitmiyor, pek balık tutamıyorum.”
Sultan Mahmud, “Eğer razı olursan sana ortak ve yardımcı olayım, tuttuğumuz balıklar da ortak olsun?” dedi, genç: “Olur, belki sizin tâlihiniz yâver gider.” cevabını verdi.
Sultan Mahmud, ağı denize saldığında pek çok balık tuttu. Genç, buna çok sevindi ve dedi ki: “Efendim, siz pek nasipliymişsiniz! Demek ki tâlihin tâlihten farkı varmış!”
Sultan: “Ey delikanlı, asıl sen, ortağının kim olduğunu bilsen, nasıl bir devlete nâil olacağını anlardın. Şimdi bak gör, balıkçı nasıl padişah oluyor.” dedi. Sonra atına bindi.
Genç, onun atına bindiğini görünce; “Efendim, balıktan hissenizi almadınız.” dedi. Sultan Mahmud, “Bugünkü av, senin olsun, yarın ağına düşen de benim olsun.” cevabını verdi ve sarayına döndü.
Ertesi gün, Sultan Mahmud’un aklına o genç düştü. Hemen bir çavuş gönderip o genci sarayına getirtti. Gelince Sultan, ona iltifat ve itibar etti, hattâ tahtta yanına oturttu.
Vezirler itiraz ettiler, “Sultan’ım, bu fakir, tahta oturmaya nasıl lâyık olabilir?” dediler; Sultan ise “Ben, dün onunla ortak oldum. Mademki ortağımız, onu terk etmek revâ olmaz. Ben, dün kabul ettiğimi bugün reddeylemem, Cenâb-ı Hakk’ın bu gence açtığı feyiz ve bereket yolunu elbette seddeylemem.” dedi. Sonra o gence hayli ihsanlarda bulundu, fakir iken bir anda âdetâ sultan kadar zengin oluverdi.
O gence, bir kişi, “Delikanlı, sana bu imkân nereden erişti?” diye sordu, genç dedi ki: “Bir gün bir devlet sahibine rastlayıverdim, işte bundan!”
Hicrî: 02 Zilkâde 1446 Fazilet Takvim